Saddam
Hüseyin’in kanı ile Kur’an—ı Kerim yazan hattatı Ürdün’de bulduk. Dünya
basınının röportaj yapmak için peşinden koştuğu Abbas Bağdadi; “Yazarken
yemekten kesildim, saçlarım döküldü, sıkıntıdan gözlerim bozuldu.
Saddam’ın 40 şişeden fazla kanını kullandım. Haftada bir cüz bitiriyordum”
diyor. Saddam Hüseyin... Yaklaşık 35 yıl boyunca Ortadoğu’ya damgasını
vuran bir isim. Çok tartışıldı, konuşuldu. Anlaşılmaz agresifliğini
diktatörlüğe dönüştürüp halkına ve emrindekilere bir istibdat dönemi
yaşatan Saddam, Amerikan güçleri tarafından devrilmesine rağmen hâlâ
konuşuluyor. Kendisi tutuklu olsa da onun bir zamanlar esaret hayatı
yaşattığı adamları ilginç hikayeleriyle bir bir ortaya çıkıyor.
Çoğu zaman tüyleri
ürperten, iç bulandıran anekdotlar Saddam’ın halet—i ruhiyesiyle ilgili
ipuçları veriyor. Kendi kanı ile Kur’an—ı Kerim yazdırması da bunlardan
biri.
Saddam Hüseyin’in Amerikan—Irak Savaşı öncesinde kan gibi sağlıksız ve
necis bir sıvı ile Kur’an yazdırdığı hattat Abbas Bağdadi’yi (Şakir Cevdet
Abbas Bağdadi) Ürdün’de bulduk. Dünya basınının röportaj yapmak için
kapısını aşındırdığı hattat, Aksiyon dergisine, Ürdün’ün Amman şehrinin
bir kenar mahallesindeki evinin kapısını ve sırlarını açtı. Bağdadi, kan
ile yazı yazarken hayatının en büyük acısını yaşadığını söylüyor. İşte
kanla yazı yazmaya zorlanan ünlü bir hattatın acı dolu dört yılının
hikayesi.
“Yemekten kesildim”
Irak’ta ‘hattatların reisi’ resmi unvanını taşıyan Abbas Bağdadi’den
Saddam Hüseyin için bir Kur’an—ı Kerim yazması istenmiş. Bağdadi konumu
gereği Saddam’ın bu isteğini kabul etmiş. Kısa bir zaman sonra Bağdadi’ye
Kur’an’ı yazması için kağıt, mürekkep ve kalem verilmiş. Olaylar buraya
kadar normal seyrinde gelişiyormuş. Ancak bir gün aynı adamlar mürekkebi
değiştirip Bağdadi’ye, “Bu mürekkeple yazacaksın” emrini vermişler.
Mürekep şişesini açan hattat, donmuş kanı gördüğünde gözlerine inanamaz ve
kusar. Bağdadi, o anda ne yaptığını bilmediğini aktarıyor; “Kanı getiren
adamlar bunun Saddam Hüseyin’e ait olduğunu söylediler. Kur’an—ı Kerim’i
tamamen kanla yazacağımı bildirdiler. Saddam’ın emri ve özel isteği imiş.
Örnek bir sayfayı da hemen istediğini belirttiler.”
Bağdadi, 2 saat içinde midesi bulana bulana ve ne yaptığını bilmez bir
halde Yasin—i Şerif’ten bir bölümü kanla yazıp adamlara verir. Pıhtılaşan
kanla yazmanın çok zor olduğunu söylüyor Bağdadi. Bir gün sonra hattata
gelen adamlar deneme yazının beğenildiğini ve Kur’an’ı yazmaya hemen
başlaması gerektiğini söylemişler.
Kendisine her seferinde küçük bir şişede kan getirmeye başladıklarını
söyleyen Bağdadi, yaşadığı o günleri “Her hafta getireceklerdi. Bazen
haftalarca, hatta aylarca kan gelmiyordu. Şişe geldikten bir hafta sonra
yazıları alıyorlardı. Ben de bir hafta içinde bir cüzü bitiriyordum.
Kandan midem bulandığı için yemek yiyemez oldum. Hayatımın en acılı
günlerini yaşıyordum. Saçlarım dökülüyor, beyazlıyordu. Sıkıntıdan
gözlerim görmemeye başladı. Görev yaptığım caminin küçük odasında gece
gündüz yazıyordum. Bu süre zarfında görevliler ve kameralar beni takip
ediyordu” şeklinde anlatıyor. Bağdadi’nin bunları anlatırken o günlere
geri gittiği gözlerinden okunuyor.
Kısa sürede pıhtılaşan ve yazılamayacak hale gelen kan karşısında çaresiz
kalan hattat en sonunda çözümü bulur. Pıhtılaşmayı önlemek için
görevlilerin haberi olmadan içine biraz zağferan ve su katmaya başlar. Bu
karışıma rağmen kanın çok çabuk pıhtılaştığını aktarıyor Bağdadi.
Abbas Bağdadi, 1999 yılının ortasında başladığı Kur’an—ı Kerim’i 2001’in
sonuna doğru bitirmiş. 40 şişeden fazla kan kullandığını anlatan Bağdadi,
gelen kanların kırmızıdan çok siyah olduğunu söylüyor. Saddam, Kur’an’da
emeği geçen ciltçi ve tezhipçilerden oluşan ekibin tamamına 3 bin dolar
ödül vermiş. Büyük boy olarak tasarlanan ve Nesih hattı ile yazılan Kur’an—ı
Kerim, Bağdat’ı ele geçiren Amerikan askerleri tarafından halen aranıyor.
Tüm dünyanın merak ettiği Kur’an—ı Kerim’in o tarihlerde uzmanlar
tarafından mumyalandıktan sonra Bağdat’taki Kadisiye Enstitüsü’nün özel
bir bölmesinde muhafazaya alındığı bilgisini de Abbas Bağdadi veriyor.
“Yazmasaydım öldürülecektim”
Abbas Bağdadi, Kur’an’ı yazmaya başladıktan sonra meslektaşları tarafından
dışlanmış. Hatta kendisini çekemeyen bazı hattatların onu Saddam’ın
adamlarına şikayet ettiklerini dile getiriyor. “Neden kanla Kur’an—ı Kerim
yazdınız?” sorusunu Bağdadi başka çarem yoktu diyerek şöyle cevaplıyor.
“Hattatların reisi olduğum için bu görevi bana verdiler. Ya ölecektim ya
da yazacaktım. Adamlar başımda bekliyordu. Çocuklarımı ve eşlerimi
düşündüm. Keşke yazmasıydım. Saddam’ın adamları yazmaya başladığım ilk
günden itibaren beni takibe almaya başladı. Zaten Saddam’ın iktidarı
boyunca Bağdat dışına çıkamadım. Bana pasaport vermiyorlardı. Resmi
görevimden dolayı ve tanınmış bir hattat olduğum için böyle yapıyorlardı.
Kur’an’ı yazdığım için çok pişman oldum. Şimdi çok rahatsız oluyorum ve
kâbus görüyorum.”
Hattatların kan gibi necis bir sıvı ile Kur’an yazılmayacağını, bunun
günah olduğunu söylediklerini hatırlatıyoruz. Aldığımız cevap bizi tatmin
etse de hattatları edecek mi bilemiyoruz. İşte Bağdadi’nin bu konudaki
cevabı: “Onlar benim yerimde olsalardı acaba ne yapacaklardı? Bile bile
ölümüme sebep olmam da günah. Allah katında hesabım görülecek. Cezam veya
ödülüm varsa hepsini göreceğim. Bu hadise hayatımı alt—üst etti. Bu acılar
bana yeter.”
Saddam’ın kanı ile yazılmış Kur’an—ı Kerim’in bir sayfasını “Olmadı”
diyerek kendisine alan hattat bunu acı bir hatıra olarak ilk kez bize
gösteriyor.
Eşlerinden birini ve ondan olan çocuklarını alıp 3 ay önce Ürdün’e kaçan
Bağdadi’nin diğer eşi ve çocukları halen Bağdat’ta yaşıyor. Güney Amman’ın
varoşlarında küçük bir evde yaşayan Bağdadi geçimini levha yazarak
kazanıyor. Bağdadi evinin kapılarını bize açarken Osmanlı torunu olduğumuz
için kendisiyle görüşmemizden çok memnun olduğunu söylüyor; “Beni çok
mutlu ettiniz. Herkes benimle konuşmak istiyor. Kimseye konuşmadım.
Yaptıklarımı ve yaşadıklarımı kimseye aktarmadım. Siz Sultan Abdülhamid’in
torunlarısınız, yeriniz ayrı. Ben bugün mazlumum, hakkım elimden alınmış.
Irak’ta devletin verdiği evi Şiiler elimden aldı. Hattatlar beni
istemiyor. Ben de Ürdün’e gelip yerleştim. Burada ne kadar kalacağımı
bilemiyorum.”
Kanını Allah’a feda etmiş
Saddam Hüseyin, Kur’an—ı Kerim’in giriş sayfasına, yaptığı her işin Allah
(c.c) tarafından bağışlanması için dua niyetine şu sözü yazdırmış:
“Allah’ım görüşlerimdeki hatalarımdan dolayı beni bağışla.” Bağdadi,
Saddam Hüseyin’in kanı ile Kur’an—ı Kerim yazdırmasının sebebini şöyle
açıklıyor: “Saddam yaptığı her işi doğru buluyordu. Kendini Allah’ın tek
temsilcisi ve sözcüsü olarak gösteriyordu. Bu yüzden kendi kanının da
önemli olduğunu söylüyordu. ‘Allah (c.c) beni düşmanlarımdan koruduğu için
ben de kanımı ona feda ediyorum’ diyerek böyle anlamsız bir davranışın
içine girdi. Rabbinin yolunda hizmetler yapacağına böyle sapık bir emelin
peşine düştü. Bunun için de bizim gibi mazlumları zorla kullandı. Allah
bundan razı olmaz. Zaten cezasını çekiyor.”
Abbas Bağdadi, ünlü bir hattat. Değişik ülkelerde öğrencileri bulunuyor.
Öğrencileri IRSICA’nın düzenlediği uluslararası hat yarışmalarında
birincilikler alıyor. Hattatlar tarafından Arap âleminin en önemli hattatı
kabul ediliyor. 1951’de Bağdat’ta doğan Bağdadi, Osmanlı döneminde Mescid—i
Nebevi’nin yazılarını yazan hattat Abdullah Zühdi’nin torunu. Başta
Mustafa Rakım ve Sami Efendi olmak üzere Türk hattatların hepsini takip
etmiş ve yazılarından feyz almış. Onları rüyasında gördüğünü de anlatan
Bağdadi duygularını şöyle aktarıyor: “Bütün hattatları biliyorum. Onlardan
feyz aldım. Keşke onların döneminde yaşasaydım. Neredeyse hepsini rüyamda
gördüm. Yazılarıma bakıp mutlu oldular. Onlar Osmanlı zamanında ve
sonrasında hattı zirveye taşıdılar. Şimdi de Mehmet Özçay gibi isimler
yaptıklarını devam ettiriyor.”
Hat sanatı ile ilgili çok sayıda kitabı da olan Bağdadi sanat hayatına ilk
önce resimle başlamış. Bu noktada hayatı, hattın yanında resim de yapan
Mustafa Rakım Efendi’ye benziyor. Küçük yaşta resimleriyle ünlenen
Bağdadi, annesinin resim yapmanın haram olduğunu ve Allah’ın ayetlerini
yazmasının daha iyi olacağını söylemesiyle bu uğraşısını bırakmış. 1965
tarihinden sonra resim yerine hatta başlayan Bağdadi, Iraklı hattat Haşim
Bağdadi’den sonra Arap dünyasının en önemli hattatı sıfatına kısa sürede
ulaştı.
Bir diktatör, bir iş ve bir hattat... Saddam Hüseyin’in yazdırdığı yazıdan
sonra hayatı alt—üst olan Abbas Bağdadi şimdi vatanından uzak zor şartlar
altında hayatını sürdürüyor. Öğrencileri Ürdün’de de kendisini yalnız
bırakmıyor ama o kanla Kur’an yazmanın toplum gözündeki cezasını çekiyor. |