PEYAMİ SAFA'DA ALLAH
Samimiliklerinden şüphem olmayan bazı okuyucularımın Allah’a dair sorularıyla karşılaşırım.Bü sütuna en muazzaf metafizik mes’elesinin fihristi bile sığmaz.Felsefe disiplininden uzak kalmış olanlara en basit kavramları bile kaba saba izah etmek imkansızdır fakat son defa mektubunu aldığım genç bir okuyucumun hararetli isteği beni bir izah denemesine sevkediyor.Kaba saba ve üstünkörü.
Kâinat,ya tesadüfün,veya Allah’ın eseridir.Tesadüfün eseri olabilmesi için,atomdan sayısız yıldızlara ve galaksilere kadar onu vücuda getirsen ve en büyük rakamlarla bile ifadesi imkansız derecede çok sayıda elemanın (unsurun) yan yana gelmesini sağlayan bitip tükenmez tesadüflerin birleşmesi lazım.Buna inanmanın Allah’a inanmaktan daha az makul olduğunu göstermek için şöyle bir misale baş vurulur:Bir maymunun önüne bir yazı makinesi koyunuz.Tuşlara rastgele vurmaya başladığını farzediniz.Maymun,kaç milyon,kaç milyar kere vurmalıdır ki,rast gele yan yana gelen harflerden nihayet Shakespeare’in tam bir eseri meydana gelsin?En büyük matematikçiler,ihtimali hesapla bunun cevabını vermekten acizdirler.
Kâinat,Shakespeare’in bir eseri kadar saygılı unsurlardan meydana gelmiş ve o kadar küçükte değildir.İçinde sayılamayacak kadar çok eser,sistem,organizasyon,canlı ve cansız varlık terkibleri vardır.Bunları yaratabilmek için kaç milyar tesadüf maymunun kaç milyar sene el ele verip çalışması lazım.Bunu bilmek büsbütün imkansız.Bunun sadece imkanına inanmakta Allah’a inanmaktan milyar kere daha zor.Hele protoplazmadan insan şuuruna ve oradan da medeniyetlerin tarihine çıkınca önümüzde yığılan harikalar,Allah’a inanmyı bırakıp da tesadüf maymununa iman etmeyi maskara edecek bir zenginliğe varıyor.
Hemen ilave edeyim:Allah’ın isbatı bu kadar kolay değil.Fakat,bu kadarcık bir düşünme bile,Allah’ın mevcud olmadığını isbat etmenin imkansız derecede zor olduğunu hissettirmeğe kafi.
Aziz okuyucular,bu dar sütundan daha fazlasını beklemezler sanırım.
Şu kısa okuyucu mektubu göründüğü kadar ehemmiyetsiz değildir:
“Koca Peyami,
Şu Allah,Allahçı lafları senin ağzına yakışmıyor.Çünki kafan işliyor ve mantığın sağlamdır.
Yoksa sende de mi öte dünya korkuları başladı?..”
İmza yerinde de şu cümle kominist filan değil.Sadece Allahsız:Sahir kafalı.”
Diyen koca kafalı,dünyanın Eflatundan,Farabiye,İbn-i Sinaya,Mevlanaya,Newtona,Hegele,Einsteina,Bergsona ve bugün hayatta bulunan doğulu,batılı meşhur ilim adamları ve filozoflara varıncaya kadar “Kafası işleyen” ve “Mantıkları sağlam” yüzbinlerce dahi ve mütefekkir Allah’a inanırlar.
Kafası dalavereden başka bir şeye işlemeyen karaborsacılar,vurguncular,düzenbazlar ve çeşit çeşit günahkarlar arasında Allah’a inanmayanlar pek çoktur.Allah’ı körü körüne inkar etmek kolaydır ve çok kârlı görünür:İnsanı hesap vermekten,mes’uliyetten,vicdan azabından,ceza korkusundan kurtarır.Fakat Allah’ı metafizik felsefi ve ilmi delillerle inkâr etmek,isbat etmekten daha zordur.Allah fikri öyle bir güneştir ki,onsuz her izah karanlıkta kalır.Allahsız filozoflar bile hedefini şaşırmayan karanlık bir tabiat şuuruna inanmışlardır.Arada,bir kelime ve derece farkından başka bir şey kalmaz.Mahiyet aynıdır.
Ben Allah’a öteki dünya düşüncesinden en uzak olduğum çocukluk çağımda inanmaya başladım.Bütün ömrüm bu inancımı kontrol etmekle geçti.Mizacım bakımından,inanmaktan ziyade şüphe etmeye meylim vardır.Boşuna inanmaktan ve boşuna şüphe etmekten çok sakınırım.Bence şüphe edilecek şeyden şüphe etmek,ahmaklıktır.Benim imanım şüpheye karşı adım adım kazanılmış bir dikkat,inceleme,tenkid ve bilgi zaferidir.
Allah,kendisini kabul ettirmek için insana yeter derecede bilgi imkanı vermiştir.Fakat gizli bir varlığın (hele Allah’ın) yokluğunu isbat etmek için her şeyi bilmek lazımdır.Hiç kimse bu külli bilgiye sahib olduğunu iddia edemez.Allah’a inanmak değil,inanmamak insanın boyunu aşar.Unutma ki insanlar arasında Allah’a inanan dehalar ve büyük zekâlar pek çoktur,eşekler arasında hiç yoktur.”