Prof. Miras'ın Sadrazam Talât Paşa'yla İlgili Bir Ramazan Hatırası
Prof. KamilMiras, 1949 Temmuz'unda kaleme aldığı Oruçla ilgili makalesinin son bölümünde kendi ifadesiyle, "TalâtPaşa merhumla bir Ramazan ve oruç hatırasını bildirmek ister." Prof. Miras'ın "bildirdiği" hatıra şöyledir:
"Birinci Cihan Harbi senelerinden birisinde Ramazan'ı şerife birkaç gün kala Fatih Cami Şerifinin yanındaki Tabhane Medresesi'nde talebe-i ulûmun imtihanlarında bulunmak üzere Sadrazam Talât Paşa gelmişti. Rivayete göre Fatih SultanMehmed Hazretleri, Fatih Camii Şerifi'n iki tarafında yaptırdığı sekiz medresenin ders programlarıyla, talebenin tahsili hayatiyle meşgul olur ve her sene imtihanlarında bulunurmuş. Bunu duyan Talât merhum talebe-i ulûm için medarı teşvik olur arzusuyla imtihanlarından birisinde bulunmuştu. Bu nevi resmî imtihanlarda âdet olduğu üzere en seçme talebeler güzide muallimler tarafından imtihan ediliyordu. Meselâ Edebiyat imtihanı şair Mehmet Âkif ve Cenap Şahabeddin Beyler, Matematik imtihanı Basiteci Ziya Merhum taraflarından yapılmıştı. İmtihan bittikten sonra iki sıra beşer hafız karşılıklı oturarak Aşr-i Şerif okudular. Bu hâfızlar henüz halk arasında duyulmayan ve sadaları, edaları medrese muhitinde bilinen gençlerdi.
"Sadrazam Talât Paşa hâfızlara bayıldı. Bu sırada sağ tarafında Şeyhülislâm Musa Kâzım merhum oturuyordu.Sol tarafında da Medresenin yöneticisi sıfatıyla muharriri âciz bulunuyordum. Talât Paşa dedi ki:
"- Bizim Edirne'de Ramazan-ı Şerif'te hafızlar mukabeleyi mihrap önünde birkaç hafız dizilip sıra ile okurlar. Buradaki gibi caminin şurasında burasında okumazlar. Edirne'deki bu âdeti Fatih Camii'nde de bu Ramazan ihya etsek, biz de gelip dinlesek...
"Paşa'nın bu arzusu üzerine Şeyhülislâm Musa Kazım Efendi:
"- Pekâlâ, bu hâfızları hazırlayalım, dedi.
"Ve hakikaten başta Reisülkurra Hafız Hasan, Fatih baş İmamı Filibeli merhumlar olmak üzere yedi tane güzide hâfız hazırlanarak o Ramazan, Fatih Camii Şerifinde cumhur halinde mukabele okundu. Talât Paşa merhum da mukabele dinlemeye muntazaman devam etti. Resmi meşguliyeti cihetiyle iftara bir saat kalarak gelirdi. Hafızlar da o zaman mukabele okumaya başlarlardı.
"Bir gün mukabele bittikten sonra her zaman olduğu üzere cami sohbeti başlamıştı. Bir münasebetle Paşa'ya dedim ki:
"- Paşa Hazretleri, bu mukabele sizin eseri tertibiniz olduğu için devam buyuruluyor; bu güzel. Fakat oruç da tutabiliyor musunuz?
"- Evet, tutuyorum, - Allah uzun ömür versin- annem sağ oldukça benim için oruç yemek mümkün değildir.
"- Fakat Paşam, oruç Allah için tutulur.
"- Ben de biliyorum. Fakat ilk orucu annemin gönlünü hoş etmek için tutarım, öbürlerini tamamiyle Allah rızası için. Oruç, bütünüyle irade kudretine dayanan bir mücadele ibadetidir. Benim gibi mücadele içinde yetişen bir kimse için oruç bir alışkanlık kaynağıdır. Oruç tutamadığım günler kendimi iradesiz, mağlup bir halde bularak levmederim/kınarım, kötülerim.
***
"Bu sohbetten sonra kalktık, sadrazam'ın/Başbakan'ın gitmesini bekleyen halkın ortasından geçerken paşa bir tanıdığını gördü ve- hatırımda kaldığına göre- İbrahim Bey! diye seslendi ve eliyle de işaret etti. O zat gelince pek ziyade iltifat etti ve şu suali sordu:
"- Günün birisinde benim Sadrazam olacağım hatırından geçti mi?
"- Yüksek dehanızdan bunu her zaman umardım.
"- Yarın Sadarete/Başbakanlığa gel, beklerim, deyip ayrıldı.
"Bu güzel giyimli, orta yaşlı, sevimli zat kimdi acaba? Talât'ın zekâsı, bu kısa konuşmanın bir merak konusu olacağını anladı:
"- Ben Edirne Tevkifhanesi'nde mahbus bulunduğum senelerde bu zat hapishane müdürü idi. Ama, güzel muamele ederdi doğrusu, dedi. (*)"
Efendim, bugünlük de bu kadar, sağlıcakla kalın...
–––––––––––––––––––––––––––
(*) Kâmil Miras, "Haktan, Faziletten Yüz Çeviren Günahkârlar", Sebilürreşad, III/53, s. 36.
(Bak.Ahmet F. Gün.Milli Gazete.11-11-2003.)