TURGUT   ÖZAL   NEDEN   KABUL   GÖRDÜ ?

 

            Merhum Turgut Özal Adnan Menderes’in açmış olduğu sokak yolunu caddeye çıkartmış ve ulaştırmış bir kimsedir.

            Turgut Özal bir çığır açmıştı. Bu çığır öncekinden farklı bir çığır olup,maddi ve manevi alanda bir gelişme içerisine girilmiştir.

            Tek şeflik dönemi Adnan Menderesle,askeri idare de Turgut Özal’la aşılmış olmaktadır. Böylece sivil idare ikinci bir sefer daha milletin eline geçmiş oldu.

            Turgut Özal hasenatı ve seyyiatıyla beraber değerlendirildiğinde;hasenatı seyyiatına galib gelecek hizmetlerde bulunmuş bir kimsedir.

            Yetmiş yıldır yapılmayanları yapmış,ellili yıllarda kırılan zincirin bir halkasına,birçok halkalar daha katılmıştı.

            Yapılanlar ve söylenenler belli bir ideolojinin rağmına yapılmıştır. Bu büyük bir kitleyi karşısına almak demekti.

            Özal her şey uğruna fedakarca bunu göze aldı. Birçok şeye de aldırmadı.

            Büyük bir atılım gerçekleştirdi. Milletin önüne dikilen,maddi-manevi alanda geri bırakan manileri ortadan kaldırdı ve kaldırmaya çalıştı.

            Özal’ın hususiyetlerinden en önemli olanı ise;bir manevi mimara bağlanmasıydı.

            Menderes-den farkı;o asrın mimarı ona destek olup,manen ayakta durmasını sağlarken;Özal kendisi bizzat mensub oluyor,bunu da hayatında yaşama yoluna gidiyordu. Hem haliyle,hem de sözüyle bunu gerçekleştiriyordu.

            Meseleye ters orantılı olarak baktığımızda da Özal-ı anlarız. Şöyle ki;menfi olan kişiler,despot ve diktatör bir ideolojinin elemanları kendisine sık sık hücum ediyor ve bizzat hayatına kastediliyordu. Ancak kader müsaade etmemişti. Gerçek olan büyüğü kendisine önder seçmiş,büyümüştü.

            Bugün konuşulan,yazılan,yapılan bir çok şey;ondan önceki devrede yapılmıyordu.

            İnançlı insanları her yönüyle bağlayan 163. madde onun tarafından cesaretle kaldırılmıştı.

            Bazen taviz koparmak için taviz veriyordu. Ancak bu tavizler büyük tavizler olup,kendi verdiği tavizler ise şahsi,ailevi olup,büyük çapta pek umumu ilgilendiren tavizler değildi.

            Hayatının tümünün istikametle geçtiğini iddia etmek,elbette saflık olur.

            Yapmış olduğu yanlışlıklarda millet tepkisini gösteriyor,hizaya gelmesine sebeb oluyordu. Bunu kendisi de ifade ediyordu. Bir seferinde mağlubiyetini;”Topuzun ipinin ve ucunun fazla kaçtığını”ifade ederek,ancak ikazın biraz fazla sertçe olduğunu da belirtiyordu.

            İç de ve dış da önemli atılımları ve açılımları gerçekleştirerek,inançlı insanların da artık masaya alınmasını,onlarında sözünün olup karar sahibi olmalarını sağlıyordu.

            İlk İslâmi neşriyat alanında büyük çaptaki atılımlar onun zamanında,onun eliyle gerçekleşiyordu.

            İlk defa iç deki uyanış,Türk cumhuriyetlerinin toparlanmaya geçmesi,dış devletlerde söz sahibi olarak bizlerin de dış masalarda yer almasında büyük hizmetleri başarmıştı.

            Köhne ve köhneleşmiş,dokunulması sakıncalı görülen ve gösterilen meselelerin üzerine cesurca giderek,korkulmaması gerektiğini bizzat isbat etmiş ve de göstermiştir.

            Artık yetmiş yıldır uygulanan diktatör bir rejimin bir çok meseleleri ameliyat masasına konmuş,ameliyata tabi tutulmuştur.

            Konuşulmuş,tartışılmış,aksaklıklar dile getirilmiştir. Cesurca alternatifleri ortaya            konulmuş ve de konulma sürdürülmeye devam ettirilmiştir.

            Kısaca Özal’ın mücerred manada  tanınması mümkün değildir. Ancak ona ve onun icraatlarına bakmak için,yetmiş yıllık bir geçmişe ve yapılanlara bakmakla bilinebilir.

            ANAP’ın kurucusu ve onu kuran Özal;kendisinin gitmesiyle de partide gitmiş ve değişik bir çehre kazanmıştır. O unutulmuş ve unutturulmaya çalışılmıştır. Şimdiki parti onun devamı olmaktan ziyade,ondan koparak,onun isminden istifadeyle kendilerini devama çalıştırmaya çalışanların partisidir.

            Özal farklı eğilimleri bir havuzda toparlamayı başarmış bir kimsedir. Tefrik edici olmayıp,inançta ve yaşayışta tevhid edici olarak kendini göstermiştir.

            Halkın haklı olarak verdiği hüküm ise;”Özal’ı ailesi bitirmiştir.”

            Allah insanları muameleye tabi tuttuğunda,insanları adalet kanununda sevabına göre değerlendirir,hükümlendirir.

            Histen uzak olarak değerlendirdiğimizde;Turgut Özal açılması gereken şanlı bir sayfayı açarak milletin kabulüne mazhar olarak bu dünyadan gitmiştir.

            Ya diğerleri nasıl gitti ve gidecek? Kıyas yapmak gerekmez mi?

            Zamanın verdiği hükmü,zamanların onaylaması,hükmümüzü kuvvetlendirmektedir.

            Artık isler ve sisler yerini yavaş yavaş şeffaflığa terk etmiş ve de terk etmektedir. Pisler rağbet bulmamaktadır. Bulanık sularda kolay avlanan balıklar,artık avlanamaz hale gelmiştir. Bazılarının hesabı ve kitabı da iflas etmiştir. Geriye müflis rejimin,müflis insanları kalmıştır.

 

                                                                                                          25-12-1994

                                                                                              MEHMET   ÖZÇELİK