Hz.
Ali ve Şialıkla ilgisi olduğu söylenilen Nusayrilik haktan ayrılmasının şaşkınlığı ile,bir
bocalama neticesi olarak,kendilerini adapte edecek bir yer de aramaktadırlar ki;
Hristiyanlıktaki Teslis inancı bunlara Ali-Muhammed-Selman (Selman el Farisi)
üçlüsü olarak görülür.
İtikaddaki
bu bozukluktandır ki; Hulul denilen bir inanca Yani Allahın insanlarda hulul
edip,girdiğine inanırlar.
Ağırlıkla
Suriyede bulunan Nusayriler,ordu da belli bir etkinliğe de sahiptirler.[1]
Her
yerde olduğu gibi burada da hakimiyet kurma ve karışıklık çıkarmada Rus,İngiliz ve Fransanın büyük rolü söz
konusu idi. Diğer Arap ülkeleriyle bağları kopartılan Suriye; Türkiye de ve
diğer Orta-doğu ve Balkan ülkelerinde yapılan ihtilaller gibi,ihtilallere sahne
oluyordu.
Bu
sahnede her kes özellikle sahneleyen ve
proğramlayanlar başta olmak üzere yerini alırlarken ,Nusayriler de 1963-Mart-ındaki
Baas darbesiyle yerini alıyor ve pekiştiriyordu.
Daha
sonra 1960 Şubatında Nusayri darbesi,1970 Kasımında Nusayri olan Hafız Esad
darbesiyle yerleri pekiştiriliyordu. her yerde bir fitne ve karışıklık
karşısında tepki unsuru ve de ırkçılık ve milliyetçilik bağlarıyla toplum karşı
karşıya getirilerek iç karışıklıklar başlatılmaya çalışılıyordu.
Ve
bunu da ;sadece Suriye,Mısır değil,tüm orta-doğunun jandarmalık görevini
yapacak olan İsrail ile kontrol ediyordu.
Artık
savaşlar,devletler arası savaştan çıkıp,toplumlar arsı iç savaşa dönüşmüştü.
Galibiyet de masa başında alınan kararlarla sonuçlandırılmaya başlanmıştı.
Kendisi
Yunan-Ortodoks olan ve Baas partisinin kurucusu Mişel Eflak Suriyedeki bu
boşluktan istifade etmiştir.
Baba
tarafından Hristiyan,anne tarafından Yahudi olan bu şahıs bir sosyalist idi.
Suriyeyi sinsice yönetmede başarı gösteriyordu. Üç ilkelerini hakim kılmaya
çalışıyordu. El-Vahde,El-Hürriyye,El-İştirakiyye.
Hemen
hemen her yerde oynanan oyun ve çevrilen film aynı idi. Mevcut idareden
memnuniyetsizliği ifade ile halkı sokağa döküp,neticede yıkarak yerine geçmek
planı idi. Azınlıkla da olsa yukardan inme ile devleti ele geçirme en büyük
hedef idi.
İşte
Suriye,Mısır,Cezayir gibi bir çok ülkelerde çevrilen filimler hep aynı idi.
Ancak hepsini kendisine bağlayan Osmanlının kolunun bağlanması ve kesilmesi
gerektiğini bilenler öyle yaptı. Ondan sonrası kolaydı. Nitekim öylede oldu ve
öylede yapıldı.
Ancak temeli sağlam
olup,halkı manen kuvvetli olan devletler,yenilir lokmalardan olmayınca lokma
boğazda kalıb,yutmaya çalışanı bir yandan zorlarken,diğer yandan da boğulmasına
neden olmaya başladı.
Hafız Esad-ın destekçisi
olan üç Ali-ler yani üç Nusayri general olan Ali Aslan,Ali Duba,Ali haydar
bizdeki hesapsız,sorgusuz-sualsiz ipe çeken İstiklal mahkemelerinin üç
Ali-lerine (Ali Çetinkaya, Kel Ali ve Topal Ali-ye ne kadar da benziyor değil
mi?)
İngiltere ve Fransa
öncülüğünde hedef:” İslam ülkelerindeki azınlıkları ve özellikle( Veya orada
bulunan başka grupları,farklı düşünce ve inanç kesimlerini) Hristiyanları
gerektiğinde destekle ve çoğunluğa karşı kışkırt.” politikası idi.
MEHMET ÖZÇELİK