haberx-
KADIN İMAM TARTIŞMASI
19.03.2005 |
ABD'li
kadın profesör Amina Wadud'un, dünyada ilk defa kadın ve erkek cemaata
aynı anda cuma namazı kıldırması kafaları karıştırdı. Ancak genellikle
uzmanlar, kadın imamların yalnızca kadınlara namaz kıldırabileceği
görüşünde birleşiyor.
*** *** *** *** *** ***
BEKİR KARLIAĞA (Prof-Tercüman yazarı) Fıkır kitaplarımıza ve geleneksel inançlarımıza göre kadın imam olamaz. Erkeklere, kadın imam olamaz. Kadın, kadınlara imam olabilir. Bu peygamber devrinden beri böyle devam edegelmiştir. Bunun Kur-an'a dayalı bir prensip olmak yerine, Resullah'ın uygulamaları ile kurallaşmış bir prensip olduğunu görüyoruz. Bütün mezhep imamları da bu görüşü devam ettirmişlerdir. Bunun daha çok psikolojik ve entellektüel alt nedenleri de vardır. Bu noktada geleneği zorlamak ve özellikle kadın hakları ya da feminizm adına 1500 yıllık geleneğin dışına çıkmak doğru değildir. Kadın ile erkek birlikte namaz kılabilir ancak, kadın özelliği itibariyle ayrı bir bölümde durmak zorundadır. Bunun kadın erkek ayrımcılığı ile bir ilgisi yoktur. Beşeri duygu ve psikoloji ile alakası vardır. Bu uygulama, değişiklik merakından kaynaklanabileceği gibi, islâm dininde kadın erkek ayrımcılığı yapıldığı vehmini uyandırabilmek amacıyla yapılmış olabilir. Bunun bir belgesel nitelik taşıması mümkün değildir. Sansasyonel anlamı olabilir.
ABDÜLLAZİZ HATİP (Tercüman yazarı) Kadın imam olmaz. Bu peygamber döneminde böyle uygulanmış. Şimdiye kadar da hep böyle gelmiş. Kadın -erkek karışık namaz kılamaz. Ayrıca kadın önde, erkek arkada, namaz kılamaz. Mezhep âlimlerimiz hepsi bu görüşteler. Şimdiye kadar bu hep böyle uygulandı ve böyle geldi. Böyle bir namazın Amerika'da uygulanması için bir yorumda bulunmak istemiyorum.
HÜSEYİN HATEMİ (Prof.) İslami kurallara göre kadın imam, kadınlardan müteşekkil cemaate namaz kıldırabilir ama erkek de varsa, esasen ihtiyaten şöyle davranmak lazım. Kadınlar gene kadın imama uyarlar, erkekler tek başlarına münferit namaz kılar. Ya da içlerinden birini imam yaparlar. 2-3 erkek varsa biri imam olur. Ama cuma namazına gelince; Cuma namazı bir devlet reisinin izni ile kılınacağı için böyle izinsiz, izin olmadan namaz kıldırırsa bu namaz değildir. Bu hanım, devlet reisi olarak kimden izin almış. Zaten bu namaz cuma namazı değildir. Namaz böyle gösterilere alet edilmemelidir. Hazreti Fatıma namaz kıldırsa hiç tereddütsüz herkes saf tutar. Ama Hazreti Fatıma namaz kıldırmaz. O da genel kurallara riayet eder. Kadın ve erkek aynı yerde namaz kılabilir. Ben de bir hanımla yan yana saf tuttum. Ama bu daha çok Mekke'de Umre'de kılınabilir. Oranın ortamı, fiziki şartlarından doğuyor. Bunun da bir görgü, ahiret kuralları vardır. Kadın erkek aynı safta namaz kılmamalıdır; aynı salon ama saflar ayrılmış olarak kılabilir. ABD'nin, bu kadar oyun yaptığını zannetmiyorum. Münferit bir sivri akıllılar grubunun hareketi olarak görüyorum. |
tercüman-20-mart-2005
HABER |
BÜYÜK ŞEYTAN'IN MAŞALARI
BOP'UN UZANTILARI 11 Eyül 2001'de, İkiz Kuleler'e yönelik "şaibeli saldırı"dan sonra "Haçlı Savaşı"nı başlatan ve sürekli "Müslümanları" hedef alıp, onları "Büyük Ortadoğu Projesi"ne razı etmeye çalışan ABD, dıştan şekillendiremediği Müslümanları, şimdi içten çökertmenin yollarını deniyor! FİTNE YAYIYORLAR Önce "Ilımlı İslâm" modelini dayatan, fakat bunda başarılı olamayan ABD, Amine Wadud ve Esra Numani gibi "ajan"larına, kiliselerde ve kameralar önünde "Cuma namazı" (!) kıldırtarak, fitneyi körüklemeye çalışıyor. Wadud'dan sonra, dün de Esra Numani, Boston'da Cuma namazı (!) kıldırdı!.. "AMERİKAN İSLÂMI" Numani, bu işi San Francisco ve Washington'da da yaygınlaştıracaklarını söyledi. Numani'nin, "En iyi İslâm, Amerikan İslâm'ı" şeklindeki sözleri, kimin güdümünde olduklarını açıklamaya yetiyor. 11 Eyül 2001'de, İkiz Kuleler'e yönelik "şaibeli saldırı"dan sonra "Haçlı Savaşı"nı başlatan ve sürekli "Müslümanları" hedef alıp, onları "Büyük Ortadoğu Projesi"ne razı etmeye çalışan ABD, dıştan şekillendiremediği Müslümanları, şimdi içten çökertmenin yollarını deniyor! "AMERİKAN İSLÂM'I" Önce "Ilımlı İslâm" modelini dayatan, fakat bunda başarılı olamayan ABD, Amine Wadud ve Esra Numani gibi "ajan"larına, kiliselerde ve kameralar önünde "Cuma namazı" (!) kıldırtarak, fitneyi körüklemeye çalışıyor. Wadud'dan sonra, dün de Esra Numani, Boston'da Cuma namazı (!) kıldırdı!.. Numani, bu işi San Francisco ve Washington'da da yaygınlaştıracaklarını söyledi. Numani'nin, "En iyi İslâm, Amerikan İslâm'ı" şeklindeki sözleri, kimin güdümünde olduklarını açıklamaya yetiyor. İslâm dünyasından yükselen tepkilere rağmen, Amerika'da bir grup kadın, Cuma namazı kılma ve kıldırma uygulamasını yaygınlaştırıyor. Amine Wadud'dan sonra, yazar Esra Numani dün Boston'da da Cuma namazı kıldırdıklarını açıkladı. Geçen hafta Amine Wadud tarafından New York'ta bir kilisede kıldırılan Cuma namazına 100'e yakın kadın ve erkek katılmış ve karışık oldukları halde Cuma namazı kılmışlardı. ABD medyasının büyük ilgi gösterdiği namaz İslâm dünyasının ileri gelen âlimlerinden büyük tepki çekmişti. 39 yaşındaki Numani, Çarşamba günü de Boston'da bir kadının imamlığında toplu halde namaz kıldıklarını ancak dün kıldıkları Cuma namazının çok daha önemli olduğunu söyledi. Numani, Boston'un yanı sıra San Francisco ve Washington gibi önemli şehirler de dahil olmak üzere kadınlar tarafından Cuma namazı kıldırılması uygulamasını tüm ABD'ye yayacaklarını kaydetti. New York'taki namazın da organizatörlerinden olan Numani, namazdan sonra çok sayıda tehdit içeren e-posta aldıklarını, zaten daha önce aldıkları tehditler yüzünden de namaz mekanını birkaç defa değiştirmek zorunda kaldıklarını ifade etti. Kendilerine yönelik tepki gösterenlerin kitleler üzerinde hakimiyet ve kontrollerini sürdürmek isteyenler olduğunu ileri süren Numani, ''Bunların yozlaşmış düşüncelerini artık kabul etmiyoruz. Yaptığımızın geçerliliğine ve doğruluğuna güveniyoruz. Amerikan tipi İslâm anlayışının yaygınlaşmasını sağlayacağız'' şeklinde konuştu. |
vakit.26-3-2005
HABER |
DİYANET:CAİZ
DEĞİL
Din İşleri Yüksek Kurulu kararında, kadınların günlük 5 vakit namazda olduğu gibi teravih namazında diğer kadınlara imamlık yapmalarının İslâm fakihleri tarafından caiz olduğu değerlendirmesinin yapıldığı, ancak İmam-ı Azam, Ebu Hanife, Şafii gibi müctehidler ile Cumhur-ı Fukaha'ya göre ise kadının erkeklere imamlığının caiz olmadığı bildirildi. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu'nun 2002 yılında verdiği ''Kadının İmameti'' kararında, kadınların namazda imamlık yapmasının, bir kadının diğer kadınlara imamlığı ve kadın-erkek karışık cemaate veya sadece erkeklere imamlığı olarak iki kısma ayrıldığı belirtilerek, şöyle denildi: ''Kadının hemcinsleri olan diğer kadınlara imamlığı konusunda, Hz.Peygamber'in (s.a.v) hanımlarından Ümmi Seleme ve Hz. Aişe'nin kadınlara imam olarak namaz kıldırdıklarına, bu durumda öne geçmeyip ilk safın ortasında durduklarına ait ilk devir hadis kaynaklarında bilgiler vardır. Kadınların günlük beş vakit namazda olduğu gibi, teravih namazında da diğer kadınlara imamlık yapmaları İslâm fakihleri tarafından caiz görülmüştür.'' Bir kadının, erkeklere veya kadın-erkek karışık cemaate imamlık yapmasının ise ilk hadis kaynaklarından Ahmed B. Hanbel'in Müsned'inde, Ebu Davud'un Sünen'in de, İbn Huzeyme'nin Sahih'inde, Beyhaki'nin Sünen-i Kebir'inde, Hakim'in Müstedrek'inde ve pek çok kaynakta Hz. Peygamber'in (s.a.v) istisnai olarak Ümmi Varaka isimli hafız-ı Kur'an bir sahabiyye isimli kadının kendi ev halkına imamlık yapmasına izin verdiği kaydedilen kararda, bu rivayete dayanılarak İmam Ahmed, Ebu Sevr, Müzeni, Taberi, İbn Teymiyye gibi alimlerin, kadınların zaruret halinde erkeklere de imamlık yapabileceğini söyledikleri görüşüne yer verildi. Kararda ayrıca, İmam-ı Azam Ebu Hanife, Şafii gibi müctehidler ile Cumhur-ı Fukaha'nın ise kadının erkeklere imamlık yapmasını caiz görmediği bildirildi. |
MİLLİYET.27-3-2005
"Amacım İslam'da reform"
Geçen hafta New York'ta yapılan, kadın imam önderliğindeki namazı organize
eden eski Wall Street Journal muhabiri ve yazar Esra Umani "Bu bir reform
hareketi. İslami ilkelerle ilgisi olmayan Müslüman aleminin değişmesi gerek"
diyor
YAPRAK ARAS
Başardık, başardık" diye yazıyor Esra Umani (Asra Omani) web sitesinde ve devam
ediyor: "New York'ta 130 kadın ve erkek, Müslüman dünyasında bir ilki
gerçekleştirdik." Umani geçen hafta ilk kez bir kadın (Emine Wadud) önderliğinde
kılınan cuma namazının "fikir babası".
Eski bir Wall Street Journal muhabiri olan Amerikan vatandaşı Umani (39)
Hindistan, Bombay'da doğmuş. Ailesiyle beraber çocukken Amerika'ya göç etmiş ve
22 yaşında gazeteciliğe başlamış. Uzun yıllar boyunca Wall Street Journal'da
çalışan, kadının İslam'daki yeriyle ilgili yazılar da yazan Umani'nin hayatı, iş
arkadaşı Daniel Pearl ile gittiği Pakistan'da değişmiş. Dindar bir Müslüman
aileden gelen Umani, yakın arkadaşı Pearl'ün "İslam adına" kaçırılıp
öldürülmesiyle yıkılmış. Umani'ye bir darbe de hamile kalınca kendisini terk
eden erkek arkadaşından gelmiş. Şimdi iki yaşında olan oğlu Shibli'yi babasız
doğuran Umani, İslamiyet'i daha iyi anlamak için hacca gitmiş.
Umani, İslam'da bilhassa kadın haklarının geliştirilmesine yönelik faaliyetler
gerçekleştiriyor. Bir kadın imamın önderliğinde toplu halde namaz kılmayı tüm
Amerika'ya yaymak isteyen Umani, yaşadıklarını ve İslami kesimin tepkisini çeken
görüşlerini "Standing Alone In Mecca / Mekke'de Tek Başına" isimli kitabında
topladı.
Çarşamba günü Boston'da kendi imamlığında kıldırdığı namazlardan sonra telefonla
konuştuğumuz Umani çok heyecanlıydı. Bir buçuk saatlik sohbetimiz sırasında
Türkiye'de de namaz kıldırmak istediğini söyledi.
Çarşamba günü Waltham, Boston'da da iki namaz kıldırdınız...
İkindi ve akşam namazlarına imamlık yaptım. Hayatımda ilk defa halka açık bir
yerde namaz kıldırdım. İtiraf etmeliyim ki başta biraz gözüm korktu. Ama sonra
bunun dünyadaki birkaç erkeğin tekelinde olmadığını iyice anladım.
Emine Wadud'un yerinde bu kez siz vardınız...
Evet. Bence hepimiz namaz kıldırabiliriz. Sadece ayağa kalkıp, bu sorumluluğu
almamız gerekiyor. Kadınlar evde bile namaz kıldıramıyor. Erkekleri takip
etmeleri gerekiyor.
Nasıl başladı bütün bu olaylar?
Bir gün mahallemizdeki camiye, erkeklerin ibadet ettiği ana girişten girmek
istedim. Almadılar. Oysa Mekke'de kadın-erkek bir arada ibadet ediyorduk. Ben de
bir gazeteci olarak Suudi Arabistan basın ataşeliğini arayıp sordum. Onlar da
beni onayladı ama yapabileceğim bir şey yoktu. Bunun üzerine kadınlar namaza
imamlık yapabilir mi diye düşünmeye başladım. O sırada Dr. Emine Wadud'un
şehrimize geldiğini duydum ve ona bir namazı yönetip yönetemeyeceğini sordum.
Memnuniyetle karşıladı.
Niçin böyle bir namaz organize ettiniz? Ne yapmaya çalışıyorsunuz?
İnandığım şeyler için harekete geçme zamanının geldiğini düşündüm. İslam bizim
erkeklerle eşit olduğumuzu söylüyor. Oysa kadınlar camilere arka kapılardan
giriyor, sesleri yasaklanıyor, kocalarının her emrine uymaları bekleniyor.
Yaptığım araştırmalar beni Mekke'ye kadar götürdü. Sonuçta kadının varlığını
yadsıyan bütün ruhani liderlerin aslında İslam'a ihanet ettiğini keşfettim. Dini
liderler, kendi güçlerini koruyabilmek için kadınları özellikle dışlıyor.
Müslüman dünyası artık İslam'ın gerçek öğretisine yaklaşmalı. Gelenekleri kendi
güçleri için kullanan liderler egolarından vazgeçip kadınlara da hak tanımalı.
Namaz sırasında niçin başınızı örtmediniz?
Mekke'ye gittiğimde kapanmak zorundaydım ama günlük hayatta örtünmüyorum.
Kuran'daki "Dinde zorlama yoktur" ilkesini uyguluyorum. Bir kadının örtünmesi
gibi kişisel konular, kadının kendisine bırakılmalıdır. Kendi tercihiyle
kapananlara saygı duyuyorum ama kapanmanın, kadınları kontrol etmek için bir
araç olduğuna inanıyorum.
Müslüman bir ülkede olsanız bu namazı gerçekleştirebilir miydiniz?
Amerika'da, Müslüman dünyadaki kardeşlerimizin yaşayamadığı bir özgürlüğümüz
olduğu doğru. Polis bizi koruyor. Bunun Müslüman ülkelerde nasıl
yapılabileceğini bilmiyorum. Çok iyi güvenlik önlemleri alınmalı.
Namaz sırasında 100'den çok insan vardı. Sizi kim destekliyor?
Müslümanlar Uyanın Birliği ve Kuzey Amerika İlerici Müslümanlar Birliği destek
veriyor. Arap medyası bunun Amerikan devletinin bir operasyonu olduğunu, CIA'nin
finanse ettiğini yazdı. Bunlara çok güldüm. Amerika'da yaşıyor olmamız bizi daha
az Müslüman yapmıyor. Her gün yüzlerce destek mektubu alıyorum. Sadece
kadınlardan değil, erkeklerden de. Eleştirenlerden çok destekçilerim var.
"Sultanahmet Camii'nde de namaz kıldırmak isterim"
Sizinle ilgili olarak "Bunu bir Müslüman ülkede yapsaydı, asılırdı" bile
dendi.
Namaz sırasında dışarıdaki göstericilerden biri demiş bunu. Bunu duyduğumda
inanamadım. Bu insan İslam'ı lekeliyor. Bunu duyan Amerikalılar, "İslam bu mu
yani? Namaz kıldırdığın için seni asarlar mı gerçekten?" dediler.
İslam'ın Batılıların düşündüğünün aksine saldırgan bir din olmadığını da mı
kanıtlamaya çalışıyorsunuz?
Arkadaşım Daniel Pearl'ün öldürülmesinde İslam adına yapılan şiddete birebir
şahit oldum. Bunu çok düşündüm ve sonunda İslam'ın şiddeti onaylamadığına karar
verdim. Tabii bunu söylemek yeterli olmuyor. Camilerimizin kapılarını ve
toplumumuzu dünyaya açmamız lazım. Bugün dünyanın çoğu Müslümanlardan korkuyor.
Benim amacım İslam'ın dünyadaki algılanışını değiştirmek.
Mekke'ye yaptığınız seyahat ve hac hayatınızın dönüm noktası mı oldu?
Evet çünkü toplumumuzun potansiyelini gördüm. Aslında oraya tepkiyle gitmiştim.
Kadınların araba kullanmasına bile izin vermeyen bir devleti kabul edemiyorum.
Orada hiçbir sorun çıkmadan bir arada ibadet ettik. Amerika'daki gibi camilerin
karanlık, kuytu köşelerinde değildik. Erkekler bana karşı çok nazikti. Her şey
çok basit ve güzeldi. Ayrıca Hz. İbrahim'in çölde çocuğuyla terk ettiği Hacer'in
ayakta kalma mücadelesi de benim hareketime ilham kaynağı oldu.
Bu yaptıklarınızı nasıl adlandırıyorsunuz? İslam'da reform mu? Feminist bir
hareket mi?
Reform olarak görüyorum. İslam'ın değil, İslami prensiplerle ilgisi olmayan
Müslüman aleminin değişmesi gerekiyor. İslam'da rönesansın vakti geldi.
Yani dinin değil, geleneklerin sürdürüldüğünü mü iddia ediyorsunuz?
Kesinlikle. Ayrıca manevi değil, politik İslam'ı yaşadığımızı da düşünüyorum.
Her fetvada, bir gazeteci olarak "Bu din adamının parasını kim ödüyor acaba?"
diye düşünüyorum. Çünkü fetvalar Allah'tan değil, insanlardan çıkıyor.
Namaz kıldırmaya devam edecek misiniz?
Evet, devam edeceğim. Çünkü her birimizin ayağa kalkıp diğer kadınlara örnek
olması, erkeklerin desteğini de kazanması lazım. Aydınlanma ışığı kimseyi
çarpmaz. Bunun dışında kadınların da kabul edildiği yeni camiler inşa etmeye
başlamamız lazım. Amerika'da her üç camiden ikisi kadınları kabul etmiyor. Bu
7'nci yüzyılda, Hz. Muhammed'in zamanında böyle değildi. Daha çok kurumsal
değişikliklere ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Bu benim cihadım ve hiçbir
zaman kalemimden başka bir silah da taşımayacağım.
Kadınlar için hazırladığınız "İslami Haklar Bildirgeleri" de çok tartışıldı.
Kadınların camideki rolüyle ilgili, ayrıca bir de yatak odası için 10 maddelik
bir bildirge hazırladım. Çünkü kadın vücudu hem bir hapishane hem de bir kontrol
aracı olarak kullanılıyor. Bu bildirgenin ilk ve en önemli maddesi şu:
"Kadınların saygı dolu ve zevk alabilecekleri bir cinsel yaşama sahip olma
hakları vardır". Bir başka önemli madde ise -ki bu Türkiye'yi de ilgilendiriyor-
"Kadınlar cinsel seçimleri yüzünden cezalandırılamaz". Hem cami hem de yatak
odası için geçerli olan bir maddeyse "Kadınlar hakkında dedikodu yapılamaz,
kadınlara iftira atılamaz". Çünkü kadınlara baskı uygulamak için uygulanan en
etkin yöntemler bunlar. Ayrıca "Kadınlar kendi bedenleriyle ilgili istedikleri
kararı verebilirler." Buna, kocalarıyla cinsel ilişki yaşamama hakkı da
dahildir.
Türkiye'deki İslam hakkında ne düşünüyorsunuz?
Türkiye'de yaşanan İslam'dan çok etkileniyorum. Laiklik ve dini ibadet arasında
çok iyi bir denge sağlanmış. Mustafa Kemal Atatürk ilerlemeyi engelleyen birçok
geleneği kaldırdı. Türk insanının da bu dengeyi sağlamak için çok çalıştığını
biliyorum. Bu mücadeleyi de saygıyla karşılıyorum. Tabii ki çatlaklar olacaktır
zaman zaman. Belki bir gün orada da kadın imam önderliğinde bir namaz organize
ederiz. Mesela Sultanahmet Camii'nde!
"Oğlumun, camide karısıyla yan yana namaz kıldığı
günleri hayal ediyorum"
Kitabınızın ismi niçin "Mekke'de Tek Başına"?
Evli bir anne olmadığım için, milyonlarca insana rağmen kendimi yalnız
hissettim. Çünkü şeriat kurallarına göre orada bir suçluydum.
Dindar bir aileden mi geliyorsunuz?
Ailem çok dindar. Annem evlenene kadar türban takmış. Babam günde beş vakit
namaz kılar. Ben de küçüklüğümden beri İslam'ın gereklerini yerine getiririm.
Annem bana namaz kılmayı, oruç tutmayı, dua etmeyi öğretirken çok
heyecanlandığımı hatırlıyorum. Beş vakit namaz kılar, her işe başlamadan önce
"Bismillah" derdim. Şimdi de oruç tutuyorum ama beş vakit namaz kılmıyorum.
Oğlunuz Shibli nasıl etkileniyor bu yaşananlardan?
Oğlum da benimle beraber dini tecrübeler yaşıyor. Dini öğreniyor. Namaz
kıldırırken Shibli'yi anneme bırakmıştım. Annem namaz kılarken Shibli'den ezan
okumasını istemiş. Shibli de henüz 2 yaşında olduğu için "Aba bubu" diye
bağırmaya başlamış. Oğlumun, karısıyla birlikte camide yan yana namaz kıldığı
günleri hayal ediyorum. Bunu çok istiyorum.
"Kuran'daki 'Dinde zorlama yoktur' ilkesini
uyguluyorum. Kadının örtünmesinde karar, kendisine bırakılmalıdır"
"Başvurduğumuz üç cami namaz kılmamıza izin vermedi. Daha sonra düşündüğümüz
sanat galerisine de bomba ihbarı yapılınca, kiliseden başka çaremiz kalmadı."
"Bir kez ölüm tehdidi aldım ama Danny'nin
koruyucu meleğim olduğuna inanıyorum"
Ölüm tehditleri alıyor musunuz?
Bir kez aldım. Geçtiğimiz eylül ayında "Camideki Kadınlar İçin Haklar
Bildirgesi"ni yayınladıktan sonra bir Müslüman web sitesine "Esra'ya ölüm" diyen
bir mesaj geldi. Hiç korkmadım. Mesajın PennState Üniversitesi'nden yollandığını
öğrendim ve FBI'a bildirdim.
Güvenliğiniz için neler yapıyorsunuz?
Aptal değilim, tabii ki dışarıda beni koruyan güvenlik görevlileri oluyor.
Ayrıca arkadaşım Danny'nin (Pearl) ruhunun koruyucu meleğim olduğunu
düşünüyorum. Attığım her adımda beni izliyor ve kolluyor.
Mustafa ÖZCAN |
|
11 Eylül-18 Mart |
Dünya kıpır kıpır kaynıyor. Bakıyorsunuz, organize ayak takımları birer birer rejimleri deviriyorlar. Sonra da yağma yapıyorlar. Bu değişimlerin arkasında yerel sebepler olmakla birlikte haricî sebepler de var. Bu haricî sebepler arasında Soros ve vakıflarını da görmekteyiz. Ünlü Kırgız yazar Aytmatov Kırgızistan’daki eylemlerin arkasında Soros ve vakıflarının bulunduğunu inkâr edememekte. Birinci dalga güya demokrasi dalgası. İkinci dalga ise nisa dalgası. Yine bu dalgada da George Soros ve bendelerinin mühim rolü ve parmağı var. Eskiden para ile oynuyordu, şimdi kitleler ve iktidarlarla oynuyor. Bundan dolayı bazı fiction/hayalî tarzı eserlerde yani romanlarda nonfiction bir şekilde asıl Kaide liderinin o olduğu da yazılmaktadır. Soros ve açık toplum anlayışına destek veren kalemlerin bu ikinci dalgayı da desteklediklerini müşahade ediyoruz. Bunlardan birisi de, Şarku’l Avsat yazarlarından Müna Et-Tahavi. Esra Numani’nin Mısırlı versiyonu. Söz aramızda her ülkede bir ve birden fazla Esra Numani’ler var. Türkiye’deki Esra Numani’lerden birisi de Prof. Beyza Bilgin’dir. Asr-ı Saadetteki bir istisnayı genelleştirmeye çalışmaktadır. Ailesine istisnaen imamette bulunan Ümmü Varaka meselesini genelleştirerek kadınların da umuma imamette bulunacaklarını iddia etmektedir. Bu hususta da Muhammed Hamidullah Beyin İslâm Peygamberi kitabından dayanak getirmektedir. Müna Tahavi ve Beyza Bilgin gibi ‘İslâmcı feministler’in ortak paydası, İslâmın yorumunda tarihî seyir içinde erkek egemenliğinin bulunduğu iddiasıdır. *** Muna Tahavi şöyle demektedir: “İslâm, kadınlara haklarını 1400 yıl önce verdi. Ortaçağda ise Avrupa’da durum tam tersine idi. Avrupalı kadınlar Müslüman kadınlara haset ediyor ve onları kıskanıyorlardı. Ama daha sonra tam tersi Avrupalı kadınlar Müslüman hemcinslerini geride bıraktılar...” Muna Tahavi bunun arkasında siyonist-Amerikan ortak komplosu olduğunu ileri sürenleri de reddediyor ve şöyle yazıyor: “Beklendiği gibi bu kadın imam arkasında namaz işi bazılarınca siyonist-Amerikan ortak komplosu olarak yorumlandı. Kadın meselesi kullanılarak İslâm dünyasının istikrarının baltalanmak istendiği ileri sürüldü. Gerçek şu ki, İslâmda kadın-erkek eşitliği noktasında bizim siyonizm veya Amerikalılardan öğrenecek birşeyimiz yok. Hıristiyanlık ve Yahudilikte çok az bir grup, kadının dinî konularda öne geçmesine müsade ediyor. Dolayısıyla onlar, bize örnek ve model olamazlar. ABD’de yapılan araştırmalar, İslâm dünyasında insanların yüzde onunun muntazaman ibadet ettiklerini ortaya koyuyor. Bu oranın bu kadar düşük kalmasının sebebi ibadet mahallerine egemen olan muhafazakâr ortamdır. Biz bu muhafazakâr ortamı yıkmak ve ortadan kaldırmak için Kuzey Amerika İlerici İslam Birliğini kurduk ben de üyeleri arasındayım. İslâm âleminde kadın sorunları birbirinden çok farklı. Sözgelimi Malezya’da kadınlar ekranlardan Kur’ân tilavet ederken sorunlar Arap ülkelerinde daha farklı... Bugün kadın dünyanın çeşitli bölgelerinde devlet başkanlığı yapabiliyor, fezaya gidiyor da niye imam olamıyor? Arabiya Kanalı’nın internet sitesinin yaptığı yoklamaya göre ankete katılanların yüzde 42’si Emine Vedud’un yaptığını İslâm fıkhı açısından olumlu buluyor...” Cemaatı arttırmak için kadın imam meselesi daha önce İran’da da gündeme gelmişti. Bu meyanda, imamet-i kübra yani devlet başkanlığı konusu da tartışılan meseleler arasında. Bu kesimler o konuda da iddialılar. Merhum Mısırlı Muhammed Gazali çeşitli kitaplarında İndra Gandi ve Thatcher örneklerini vererek kadının da pekala devlet riyasetinde başarılı olduğunu ileri sürürek buna İslâmî açıdan cevaz veriyordu. Bir işe başlarken besmelenin gereksizliğini savunması gibi bu meselede de mücazefe ile cevaz vermiş ve isabet kaydedememiştir. Asıl engel mahremiyet meselesi veya benzeri meselelerdendir. Bazıları Hazreti Aişe’nin Sıffiyn’deki liderliğini esas alarak kadının kamusal alandaki rolünü genişletmek istiyorlar. Öncelikli olarak Hazreti Aişe’nin Sıffiyn’deki rolü tartışmalıdır. Daha sonra kendisi de yaptığının yanlışlığını kabul etmiştir. Bu itibarla, su-i misal misal olmaz. *** Müna Tahavi, Manhatten’de 18 Mart Cuma günü Emine Vedud’un imamlık yapmasına tarihî bir dönemeç olarak baksa da bunun kötü bir çığır olduğunda şüphe yoktur. Maalesef Manhatten Müslümanlar için ifrat ve tefritin odak noktası ve karayazısı olmuş ve 11 Eylül ile 18 Mart’ı kendinde buluşturmuştur. Birisi, ifratın dönüm noktası, diğeri de tefritin dönüm noktasıdır. İnkâr edilse de her ikisinde de nafiz Amerikan ve siyonist çevrelerin parmağı vardır. Yeni Asya/29.03.2005 |
HABER MERKEZİ
Virginia Üniversitesi'nden Amina Vadud isimli kadının kilisede kadın-erkek karışık bir topluluğa kıldırdığı Cuma namazını organize eden ve daha sonra kendisi de yine karışık bir cemaate namaz kıldıran gazeteci Asra Nomani'nin kim olduğu, neyi hedeflediği ve arkasındaki güçler deşifre edildi.
Araştırmacı-Yazar Serdar Kuru, Asra Nomani'nin Hindistan’da doğmuş ve daha sonra 12 yaşında Amerika’ya göç etmiş birisi olduğunu belirterek, şu bilgileri veriyor: "Şu anda Virginia’da Morgantown denen bir kasabada ikamet etmekte. Üniversiteden mezun olduktan sonra Wall Street Journal, New York Times ve Time dergisi gibi Siyonist lobiye ait medya organlarında çalıştı. Bu görevi sırasında Afganistan ve Irak gibi yerlerde de muhabirlik görevlerinde bulundu."
Kuru, Nomani'nin 11 Eylülden sonra gazetesinin verdiği görevle Hindistan ve Güney Asya’yı kapsayan bir tura çıktığını söyleyerek, "Amerika’da özellikle Kamasutra gibi seksüel yönleri öne çıkartılarak pazarlaması yapılan Tantra felsefesini pek çok ülkeyi dolaşarak araştıran Asra Nomani bu gezisinden sonra konuyla ilgili “Tantrica” isimli bir kitap yazdı. Kitap baştan aşağı Tantra felsefesi ve erotizmle dolu bir cinsel fantezi kitabı. Bu arada Tantra’nın Hinduların geneli tarafından bile şeytani bir akım olarak tanımlandığını eklemek gerekiyor" diye konuşuyor.
Arkasında Yahudiler var
Asra Nomani'nin erotik fantazilerle dolu gezisinden Amerika’ya döndükten sonra bir anda örtünerek İslam da reform fikirleri yumurtlamaya başladığına işaret eden Kuru, "Irak işgalinden önce yanına çocuğunu da alarak hacca giden Asra Nomani döndükten sonra “Mekke’de tek başına: Amerikalı bir kadının İslam ruhuna ulaşma mücadelesi” adında ve kapağında kendisinin baş örtülü fotoğrafı yeralan bir kitap yazarak yayınladı. Kitap şu anki İslam düşüncesini yerden yere vuran bir eser. Asra Nomani’nin iki sene arayla önce erotik sonra da İslam’da reformla alakalı yazdığı bu iki eserde Harpers yayınevi tarafından basılmış. Harpers Bush'un ve Irak işgalinin en büyük destekçisi Fox TV’nin de sahibi Rupert Murdoch’a ait bir yayınevi. Rupert Murdoch zengin bir Yahudi ailenin kızı Elizabeth Green’in oğlu olması münasebetiyle deklare olmayan bir Kripto Yahudi’dir."
Asra Nomani'nin kitaptan sonra gazeteciliği bırakıp kendini “İslam’da Reform” çalışmalarına verdiğini ifade eden Kuru, "Bu bağlamda “Müslüman Kadınların Özgürlük Turu” isimli bir kampanya başlatarak feminist ve aykırı görüşlerini Amerika’nın her yanında düzenlediği konferanslarla yaymaya başladı ve işte bu kadın imamlı Cuma namazları da bu turne çerçevesinde gerçekleştirilmekte. Bu kampanyanın mali destekçilerinden birisi ilk Cuma namazını kıldıran Amina Vadud’un çalıştığı Virginia üniversitesi bünyesindeki “Kadın Araştırmaları Merkezi” adındaki Amerikan standartlarına göre bile Ultra feminist kalan bir kurum" dedi.
Nerelerde namaz kıldılar?
Kuru, ilk Cuma namazının New York’da bir katedralde kılındığını vurgulayarak, "Asra Nomani’nin imamlık yaptığı namaz çok daha ilginç bir yerde kılındı. Kılınan yer Brandeis Üniversitesi'nin kampusünde bu iş için özel olarak tutulan bir bina. Peki, bu üniversitenin nesi ilginç derseniz hemen belirteyim. Bu üniversite 1948 senesinde kurulmuş özel bir Yahudi üniversitesidir. Üniversitenin bugünkü başkanı da İsrail Hayfa doğumlu Yehuda Reinharz. Yani İslam tarihinde bir kadının imamlık yaptığı ilk Cuma namazı bir katedralde ikincisiyse bir Yahudi üniversitesinde kılınıyor" şeklinde konuştu.
Hedefleri, köksüz ve bozuk İslam anlayışı
Kuru, Amerika ve İsrail'in Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında Müslümanlar arasında fitne çıkarmak ve onları birbirine düşürmek için böyle bir operasyona giriştiğini kaydederek, "Amaç bellidir. İslam’ın temel kavramlarını sarsmak ve öncelikle İslam’ın tek hak din olduğu görüşünü ortadan kaldırarak Müslümanları, Hıristiyan ve Yahudilerin kültürel saldırılarına karşı açık bırakmak. Böylece ortaya diğer dinlerden hiçbir farkı kalmamış köksüz ve bozuk bir İslami anlayış koymak. Tabi bu çabaları boşunadır çünkü İslam hiçbir güç tarafından bozulamayacak derecede korunan bir kitaba sahiptir" ifadelerini kullandı. Kuru, bu operasyonların Türkiye üzerinde de yeni olmadığına işaret ederek, Osmanlı'nın son dönemlerinde başlayan bazı fitne çalışmalarının da hâlâ devam ettiğini söyledi. (Milli Gazete.1-04-2005)
Cuma namazını
PAZARA ALACAKLAR
Tarihte ilk kez bir kadının Cuma namazı kıldırmasına öncülük eden "Muslim Wake Up" adlı örgütün yeni hedefi endişe verici. ABD'li şahinlerin desteklediği grup, Cuma namazının Pazar gününe alınmasını istiyor. İslâm'da reform hareketinin hamisi ise Paul Wolfowitz.
Din İnşası ve Amerikan İslâmı
Neo-Con'ların Ortadoğu uzmanlarından ve siyonist öncülerden Daniel Pipes'ın İslâm'daki reformist görüşleri yankılandırması için 2003'te George W. Bush tarafından U.S. Institute for Peace'in (USIP) başına atandığı kaydedildi. Bu çerçevede geçen yıl bir rapor hazırlayan Pipes, terörizmle savaşın "nihai hedefi"nin İslâm'ın modernleştirilmesi ya da kendi ifadesiyle "din inşası/religion building" olmak zorunda olduğunu ilan etmişti. Pipes raporunda, böyle bir çabanın yalnızca coğrafi olarak ifade edilen İslam dünyasında değil, ona göre çok sık İslâmcı ya da siyasal İslâmi örgütler tarafından temsil edilen Batı'daki Müslümanlar arasında da yürütülmesine ihtiyaç olduğunu vurgulamıştı. Yeni kurulan İslâmi örgütlere fon sağlamaktan da sorumlu olduğu belirtilen Pipes'ın ılımlı, modern ve Amerikancı İslâm bakış açısını ortaya çıkaracağı ifade edildi.
İslâmi reformun hamisi Wolfowitz
Amerika yönetiminin, Batı'da ve İslâm dünyasında dini alanda reform çalışmalarını hızlandırmak için birçok çalışma içine girdiği belirtildi. Bu konuda İslâmi isimler taşıyan örgütlerin kurulduğu ve bunun da bizzat ABD Başkanı George Bush tarafından Dünya Bankasına aday olarak atanan ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz ve eski CIA şefi James Woolsey tarafından desteklendiği bildirildi. Wolfowitz, Amerika'nın Irak'ı işgalinin birinci yıldönümü arefesinde "Bir İslam Reformasyonu'na ihtiyacımız var ve ben reform için gerçek bir umut olduğuna inanıyorum." demişti. Geçtiğimiz senelerde kurulan "Terörizme Karşı Özgür Müslümanlar", "Kuzey Amerika İlerici (Reformcu) Müslümanlar Birliği" ve "İslami Çoğulculuk Merkezi" vb. birçok örgütün hedefinin de ABD ve dünyada "ılımlı İslâm"ın teşviki olduğu ifade ediliyor.
AMERİKA: MODERN DİNLER DÜNYASI
Amerikan Dinleri Ansiklopedisinde, ABD'de 1586 dini cemaatin olduğu belirtilerek bunların bir çoğunun yeryüzünde benzeri olmayan ilginç inançlara sahip olduğu vurgulanıyor. Örneğin Siyahi Müslümanların bağlı olduğu bir cemaate göre, Allah'ın siyah olduğu ve sarı saçları, yeşil gözleriyle de şeytan'ın beyaz olduğuna inanılıyor. "Muslim Wake Up" adlı organizasyonun yöneticilerinden Pakistan asıllı bayan Asra Nomani'nin de zinaya açık kapı bıraktığı ifade ediliyor. Amerikan Wall Street Journal gazetesinin eski muhabiri Asra Nomani "İslâm'a göre kadının yatak odasındaki hakları" adıyla yayınladığı bildiri, ABD'de tartışma konusu olmuştu. Nomani, evlilik dışı oğlu Şibli ile birlikte gittiği hac sırasında yaşadıklarını "Mekke'de Tek Başına" adıyla kitaplaştırmış ve kitabın sonunda zikrettiği on maddelik bildirgede, "Kadınların keyif alabilecekleri bir cinsel yaşama sahip olma hakları vardır. Bedenleriyle ilgili bağımsız kararlar alabilmelidirler" gibi öneri ve iddialarda bulunmuştu.
Teröre destek veren din adamları listesi!
Daniel Pipes, The New York Sun gazetesinde yayımlanan bir makalesinde, 23
İslâm ülkesinden 2 bin 500 aydının BM'ye terörizmi desteklediklerini iddia
ettikleri din adamlarının isimlerini takdim ettiklerini yazdı. Sözde aydınlar
tarafından BM'ye imzalı sunulan terörizme destek veren din adamları listesinde
İslâm dünyasının tanınmış alimlerinden Dr. Yusuf el-Kardavi gibi isimlerin de
bulunduğu belirtiliyor. Makalesinde 11 Eylül sonrası İslâm aleminde radikal ve
militan İslâmcıların sesinin daha yükseldiğini kaydeden Pipes, bunu önlemek için
Müslüman aydınlardan oluşan "Amerikan İslâmı Kürsüsü" adı altında bir örgütün
kurulduğunu belirtti. Pipes bu örgütün içinde, Subhi Mansur, Bessam Tibi, Kemal
Navaş, Zuhdi Casir vb. Suriyeli, Mısırlı, Ürdünlü, Tunuslu ve Iraklı bir çok
aydının bulunduğunu yazıyor.
Yeni Şafak.31-03-2005.