Nasip ile
Hasid
Kıskanırım Seni Ben
Heredot Cevdet, kahve milletinin insanlarını toplayıp söze başlamıştı: “Size
daha önce Fethullah Gülen’in başına gelenleri anlatmıştım. Bugün ise Nasip ile
Hasid’in hikayesini dinleyeceksiniz. Nasip’le Hasid tarihin bir döneminde aynı
ülkede yaşıyordu. Nasip, ismine uygun şekilde tuttuğu altın olan, herkesin saygı
duyduğu bir kişiydi.
O talep etmediği halde halk etrafına toplanır, onun tavsiyelerini emir telakki
ederdi. Kökeni, ideolojisi, sosyal statüsü farklı insanlar bir araya geliyor,
insanca yaşanan bir dünya için proje üretiyordu. Nasip, tek derslik yaptırana
madalya verildiği ortamda, yüzlerce mektebin açılmasına önayak oluyordu. Onunla
hiç görüşmemiş olanlar bile bu seferberlikte kendilerini görevli kabul ederdi.
Nasip, iyiliğin yanında, kötülüğün karşısında durmak ve iyiliğin mesajını daha
etkin şekilde duyurabilmek için ceride kurulmasının faydalı olabileceğini
belirtmiş. Memleketin en büyük ve itibarlı ceridesi doğmuştu. Böyle onlarca
örnek sayılıyordu. Nasip hangi işi işaret etse Allah (cc) bereket veriyor,
hiçbir zaman mahcup etmiyordu.
Hasid de eskilerin deyimiyle ismiyle müsemma idi. Kendinde çok büyük özellikler
vehmeder, her başarılı insanı kıskanır, daha iyisini yapabilmek için halden hale
girerdi. Bilhassa insanların Nasip’in etrafında toplanmasını bir türlü
hazmedemezdi. Nasip’in yaptığı her işi denemiş, ama bir türlü dikiş
tutturamamıştı. Mektep medrese zinciri kurmaya çalışmış, kimse güvenip çocuğunu
göndermemişti. Ceride neşretmiş, Nasip’i sevenlerin ceridesinin yüz binde biri
kadar bile insana ulaşamamıştı. Buna o kadar içerlemiş ve kıskançlık öylesine
ruhunu esir almış ki; Nasip’e en büyük düşmanların düşünemediği iftiraları
atmaya başlamıştı.”
Son cümleyle beraber Heredot sustu, kahvedekiler meraklı gözlerle bakıp bir
ağızdan sordu: “E sonra ne olmuş, nasıl bitmiş hikaye? ” Heredot da bilmiyordu
hikayenin sonunu, her zamanki gibi Baba’ya müracaat ettiler.
Baba derin bir nefes aldı, “Çocuklar bunu ben de bilmiyorum. Ama bildiğim benzer
hikayeler var, onları anlatayım siz kıyas edin.” dedi. Hazreti Âdem’in oğulları
Habil ile Kabil’in başından geçenleri anlatmaya başladı: “Onlara Âdem’in iki
oğlunun gerçek olan haberini oku: Onların her ikisi birer kurban takdim
etmişlerdi de birininki kabul edilmiş, öbürününki kabul edilmemişti. Kurbanı
kabul edilmeyen, kardeşine, “Seni öldüreceğim.” dedi. O da, “Allah, ancak
müttakilerden kabul buyurur. Yemin ederim ki, sen beni öldürmek için el
kaldırırsan, ben seni öldürmek için sana el kaldırmam. Çünkü ben âlemlerin Rabbi
olan Allah’tan korkarım.” “Ben isterim ki sen, kendi günahınla beraber benim
günahımı da yüklenesin de cehennemliklerden olasın. Zalimlerin cezası işte
budur.” dedi. (Mâide 27-29) Ve Kabil, kıskançlık ve hırsının esiri olarak
kardeşini öldürdü.
Hazreti Yusuf’un yaşadıkları da bundan farklı değildi. Hz. Yakup’un on iki
oğlundan on birincisi olan Yûsuf ruhen ve bedenen ağabeylerinden daha güzeldi.
Hz. Yakup’un onu fazla sevmesi, diğer kardeşlerin kıskançlığına sebep oldu.
Zamanla bu haset düşmanlık haline geldi. Kardeşleri Yûsuf’u ortadan kaldırmaya
karar verdi ve boş bir kuyuya attı. Yırtıp parçaladıkları gömleğine de kan
bulaştırarak onu bir kurdun yediğini söylediler. Yakup onların yalanına
inanmadı; ama yapacak bir şey yoktu: “Bundan sonra bana düşen güzel bir
sabırdır. Sizin bu uydurduklarınıza karşı yardım istenecek olan Allah’tır.”
(Yûsuf 18) Sonunda Yûsuf aziz oldu, kardeşleri ise zelil.
Baba içeri geçti, birazdan elinde bir kitapla geldi. Şu satırları okuduktan
sonra tekrar içeri girdi, kapıyı kapattı:
“Eğer düşmanlık hasedden gelse, o bütün bütün azabdır. Çünki hased evvelâ hâsidi
ezer, mahveder, yandırır. Hasedin çaresi: Hâsid adam, hased ettiği şeylerin
akıbetini düşünsün. Tâ anlasın ki; rakibinde olan dünyevî kuvvet ve mertebe ve
servet; fânidir, geçicidir. Eğer uhrevî meziyetler ise, zâten onlarda hased
olamaz. Eğer onlarda dahi hased yapsa; ya kendisi riyakârdır, âhiret malını
dünyada mahvetmek ister veyahut mahsudu riyakâr zanneder, haksızlık eder,
zulmeder.”
Daha fazlası bu adreste
http://nedir.antoloji.com/gk.asp?page=1&kisi=167980
Anlayana... Kıssadan hisse