NAMAZ VAKİTLERİ VE BİZ
“Saat”saatten kasdımız,zamanı ölçen alet değil,fakat bizzat zamandır.Eskiden kendimize yaşayışımız,düşünüşümüz,giyinişimiz ve kendimize göre dinden,ırktan ve an’aneden hayat alan bir zevkimiz olduğu gibi bu hayat üslubuna göre de “saat” lerimiz ve “Gün”lerimiz vardı.Müslüman,günün başlangıcını şafağın parıltıları,sonunu akşamın ışıkları tayin ederdi.”Unutulan eski saatler içinde en çok hasretle hatırlanan saat,akşamın onikisidir.Artık”oniki”,solgun yeşil sema altında ilk yıldıza karşı müezzinin Müslümanlara hitab ettiği sokakların lacivert bir sisle kapandığı,ışıkların yandığı sinilerin kurulduğu ve yarasaların mahzenlerinden çıkıp uçuştuğu o tesirli ve titrek saat değildir.
“Halbuki fecir saatı,Müslüman için rüyasız bir uykunun sonu ve yıkanma,ibadet,neşe ve ümidin başlangıcıdır.Müslüman yüzü kuş sesleri ve çiçek kokuları gibi fecrin en güzel tecellilerindendir.Kubbe ve minareleri o alaca saatte görmemiş olan gözler,taşa en ilahi manayı veren o akılları hayrette bırakan mimariyi anlamış değildir.Esmer camiler,fecirden itibaren semavi bir altın ve semavi bir çini ile kaplanır.Ve İslam ustalarının tamamlanmış eserleri o saatte tamamlanır.Bakır oklu minareler,güneşi en evvel görmek için havalarda yükselir.”
Bir çoklarımız için fecir,artık gecedir.Ve bir çoklarımıza güneş,yeni ve acaib bir uykunun ateşlerinden evvel kilitli çarpılmış,bacakları bozuk çarşaflara dolaşmış,kıvranırken buluyor.Artık geç uyanıyoruz.Çünki hayatımıza sokulan yeni ve fena günün eşiğinde çömelmiş,kim,arzu,hırs ve hased sürülerinin bize ateş saçan gözlerle beklediğini biliyoruz.Artık fecri yalnız kümeslerimizdeki dalgın ve mağrur horozlara bıraktık.”
Namaz vakitleri bize bir çok ilahi sırları hatırlatmak ve ilham etmek için beş ayrı vakte tahsis edilmiştir.Her vaktin ayrı ayrı düşündürdüğü bir çok ibretli şeyler vardır.Merhum Abdurrahman Şeref Güzelyazıcı bu konuda şunları yazıyor:”Sabah vakti,hayatın inkişaf zamanıdır;ilahi nurun yayıldığı bir andır.Maişet kapılarının açıldığı,rızıkların dağıtıldığı bu kıymetli feyzu bereket zamanında huzura durmak ne büyük bir kulluluk tezahürüdür.İkindi vakti ise,günün derlenip toplandığı ve gurub sarılıklarının aksettiği bir zaman olmakla,fani hayatın ebedi bir ölüm gurubu karşısında nasıl sararacağını hatırlatması cihetiyle pek ibretli ve düşündürücüdür.Öteki namaz vakitlerinin de ayrı kıymetleri ve düşündürücü vasıfları vardır.”(Hutbelerinden)
Sabah namazı vakti ayrıca bize ilk baharı,insanın ana rahmine düştüğü zamanı,dünyanın yaratılış başlangıcını ve bu hadiseler esnasındaki ilahi işleri hatırlatmaktadır.Öğle vakti,yaz mevsimini,gençliğin olgunluk zamanını,dünyanın yaratılışından sonra insanın yaratıldığı zamanı hatırlatacak bir vakittir.İkindi namazı vaktinde,güz mevsimini,insanın ihtiyarlık zamanını,ahirzaman peygamberi,peygamper efendimizin saadet asrını ve bunlardaki ilahi feyizleri hatırlamamız gerekir.Akşam namazı vakti ise,güz mevsiminin sonunu,bu münasebetle bir çok canlıların hayatlarının sona ermesini,insanın vefatı zamanını ve dünyanın sonunda kıyamet hadisesiyle varlığın son bulmasını hatırlatır.Yatsı vakti;imtihan dünyası olan dünyamızın bütün bütüne kapanacağı,sona ereceğini hatırlatır.Gece vakti ise;kabir hayatını düşündürür ve insanın Cenâb-ı Hakkın rahmetine ne kadar muhtaç olduğunu hatırlatır.Bu münasebetle,gece karanlığında yataktan,tatlı uykudan kopup teheccüd namazı,gece ibadeti ve Kur’an-ı kerim okumanın kabir hayatında insana en büyük sermaye,en büyük arkadaş,en büyük yoldaş olacağına işaret eder.
Ertesi sabah ise;kıyamet sabahını düşündürmelidir.Nasılki,her gecenin bir sabahı,her kışın bir baharı zaruri olarak geliyorsa,varlık aleminin yok olacağı ve bundan sonra tekrar canlanıp yeniden daha renkli,daha güzel bir hayatın başlayacağı muhakkaktır.Buna göre bu vakitleri gafletle değil,işte bu düşünceler içinde geçirmeliyiz ki,namazların beş vakte tahsisindeki hikmete uygun hareket etmiş olalım ve namazlardan matlub olan ibret ve tefekkür dersimizi alalım.Namazlarımızın feyzi,ne nail olalım.Allah cümlemizi ibadetlerini layıkı ile eda eden ve ölünceye kadar ibadet feyiz ve bereketiyle huzurlu bir hayat süren kullarından eylesin.”Gurabehane-i Laklakan.Ahmet haşim.Sohbetler-Hatıralar,kitabından)