ŞAİR NÂBİ VE ŞİİRİ

 

            “Peygamber aşığı Nâbi,padişah IV.Mehmet döneminde hacca gitmek üzere bir kısım devlet erkânıyla birlikte yola çıkar.Kafile Medine-i Münevvereye yaklaşmıştır.Vakit gecedir.Rasulullah Efendimize bir an önce ulaşma özlemiyle Nâbi’nin gözüne uyku girmemiştir.Fakat kafiledeki bir paşa,hem de ayaklarını kıbleye karşı uzatmış,uyumaktadır.

            Hz.Peygamberin (SAM) beldesinde,edebe aykırı böyle bir gaflet halini bir türlü hazmedemeyen ve çok üzülen Nâbi,içinden gelen bir ilhamla..”irticalen şu kasideleri söylemeye başlar:

            Sakın terk-i edebden kûy-ı Mahbûb-i Hudâ’dır bu

            Nazargâh-ı ilâhidir,Makam-ı Mustafa’dır bu

            Felekde mâh-i nev,Bâbusselâm’ın sîne-i çâkıdır

            Bunun kandili Cevzâ,matla’ı ziyâdır

            Habib-i Kibriyâ’nın hâbgâhıdır fazilette

            Tefevvuk-kerde-i Arş-ı Cenâb-ı Kibriyâ’dır bu.

            Bu hâkin pertevinden oldu deycûr-i adem zâil

            Amâdan açdı mevcûdât tûtiyadır bu.

            Muraât-ı edeb şartıyla gir Nâbî bu dergâha

            Metâf-ı Kudsiyandır cilvegâh-ı enbiyadır bu Ey Nâbi.

 

                                                           AÇIKLAMASI

            “Burası Allah’ın sevgilisinin beldesidir.

            Cenâb-ı Hakkın nazar buyurduğu,Ravza-i Nebidir.

            Bu gökteki yeni ay,Bâbusselâm’ın kapısının yüreği yanık âşığıdır.

            Ayın kandili Cevzâ yıldızı bile ışığının nurunu ondan almaktadır.

            Burası,Allah (cc)’ın sevgilisinin ebedi istirahatgâhının,türbesinin bulunduğu yerdir ve fazilet bakımından Cenâb-ı Hakkın arşının bile üstündedir.

            Bu toğrağın ziyâsından,yokluğun karanlıkları ortadan kalktı.Bütün yaratılmışların görmeyen gözleri açıldı,çünkü bu toprak,gözlere şifa veren sürmedir.Bu dergâha edeb ölçülerini gözeterek gir;çünki burası meleklerin tavaf ettiği ve peygamberlerin tecelli ettiği bir yerdir.”

           

            “Ravza-i Mutahharanın minarelerinden sabah ezanı okunmaktadır.Müezzin ezanın ardından Türkçe bir kaside okumaya başlar.Nâbi,dikkat eder,okunan kendi şiiridir.Hemen minarenin kapısına koşar.Müezzine,”Allah aşkına,okuduğun bu kasideyi nereden öğrendin?”der.Müezzin şöyle cevab verir:”Bu gece rüyamda Efendimizi (SAM) gördüm,bana dedi ki:”Y müezzin kalk yatma.Benim ümmetimden bana aşık bir zat benim kabrimi ziyarete geliyor.Muhabbetinden benim için şu kasideyi söylemiştir.İşte bu cümlelerle minareden onu istikbal et”dedi.Ben de hemen kalkdım.Abdest aldım.Peygamberimizin iltifatına mahzar olan aşık acaba kimdir diye düşünerek minareye koştum.Öğretildiği gibi okudum.”

            Nâbi,”Ümmetimden mi dedi?”diyerek sevincinden oracığa bayılıp düşer.”

            (Bir rivayete göre tüm Medine camilerinin minarelerinden tüm müezzinler birbirinden habersiz olarak aynı kasideyi okurlar.)

 

                                                                                                          Mustafa Aydın