MASONLAR
AYRI BİR DEVLET GİBİ
Masonlar "ağızlarındaki baklayı" çıkartıyor.
Kendilerini gizlemeye özen gösteren masonlar, ilginç bir kitap
serisiyle sırlarını ortaya döktüler. "Mason Üstadları"ndan biri olan
Celil Layıktez'in 1721'den 2000'li yıllara kadar masonların
Türkiye'deki çalışmalarına yer verdiği, adeta "bir iç yazışma"
şeklinde kaleme aldığı dört ciltlik kitabın ilk iki cildinde, 1970
yılına kadarki gelişmeler anlatıldı. Dizinin üçüncü ve dördüncü
ciltlerinin ise bu yıl içerisinde yayınlanması bekleniyor. Kitabını,
"Büyük Üstad"lardan müteveffa Sahir Talat Akev'in, Türkiye Büyük
Locası'nın arşivlerini kullanımına açması ve yurtdışındaki mason
localarından sağladığı belge ve bilgilerle hazırlayan Layıktez,
masonluğa dair daha önce bilinmeyen pek çok konuyu ele alıyor.
HİÇBİR OTORİTEYİ TANIMIYORLAR
Kitabının ilk cildinde 18. yüzyıldan itibaren Osmanlı'daki masonik
faaliyetlere yer verildi. Uzun ve karmaşık bir sürecin sonunda bugünkü
masonluğun kurucu birimi kabul edilen Türkiye Büyük Locası'nın 12
Ağustos 1955 tarihinde yayınlanan kuruluş beyannamesinde, masonların,
"masonik kudret" üzerinde başka bir güç tanımadıkları vurgulandı.
Beyannamenin ilgili bölümünde şöyle denildi:
"Ankara vadisinde çalışan Uyanış, Bilgi, Barış, İnanış ve Dikmen
Muhterem Mahfilleri'nin salahiyetli murahhasları Büyük Locaların
masonluğun ilk üç derecesi üzerinde yegane masonik kudret olduğunu, bu
kudretin fevkinde, idari, mali, kazai veya teşri hususlardan hiçbir
otoritenin mevcut olmadığını aynen kabul ederek, alenen beyan ve ilan
ederler ki; Türkiye Büyük Locası'nın merkezi Ankara'dır. Türkiye Büyük
Locası'nın kanun, nizam ve kararları umum heyetince kabul olunur ve
Türkiye Büyük Locası'nın federal konseyince tatbik mevkiine konulur.
Bağlı localar, bulundukları vadilerde mahalli birlikler vücuda
getirmekte serbest değildirler. Localar, umumi heyetin, kanun, nizam
ve kararlarına göre hareket ederler. Türkiye Büyük Locası üyeleri
üzerinde yasama, yürütme ve yargılama yetkisinin mutlak sahibidir. Bu
ilkelere dokunulamaz ve değiştirilemez."
Kitapta pek çok yerde, masonların faaliyetlerini yürütürken
kendilerinin kaleme aldığı "anayasa"ya uygun hareket edilmesi
yönündeki talepler dile getiriliyor, zaman zaman "Anayasa
değişiklikleri" yapıldığı anlatılıyor, "anayasa"da yer almayan
hükümlerin "kanun"la düzenlenmesi öngörülüyor ve bu hükümleri
yürütecek olan yetkili masonlardan ise "kaymakam" olarak söz ediliyor.
"Anayasa"nın basıldığı ve "biraderler"e dağıtıldığı anlatılan kitapta,
basılı "anayasa"nın fiyatının 2,5 lira olarak belirlendiği de
kaydediliyor.
MEĞER "UYUMAMIŞLAR"!
Kitapta, masonların bir dönem faaliyetlerini durdurduğu yönündeki
açıklamaların gerçeği yansıtmadığı da itiraf ediliyor. Kitapta,
"Masonluk, başkası tarafından kapatılmadan, kendi kendine uykuya
girmiştir. Bu arada Yüksek Şura ile üç loca sükunetle çalışmalarına
devam etmiştir. Localarına gidemeyen kardeşler, lokanta veya evlerde
sohbet toplantıları tertip ederek, hasret gideriyorlardı" denildi.
Kitapta, dönemin Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreter Yardımcısı ve
Cumhuriyet Locası Üstad-ı Muhteremi Münir Akkaya'nın kapatılma
kararını önceden bildirdiği, böylece evraklar ile bankalardaki
paralara, hükümetçe el konulmasının önüne geçilebildiği de
belirtiliyor. Layıktez'in kitabında, bir süre "uyku"ya çekilen
Türkiye'deki masonların, bu dönemde Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı
görevinde bulunan İsmet İnönü'nün masonluğa yakın olduğu vurgulanarak,
özel doktorluğunu ünlü mason "Hakim Büyük Amiri Mim Kemal Öke
Kardeş"in yürütmesinin buna bir delil olduğu, İnönü'nün "uyku"
döneminde masonlara "küçük parasal yardımlar"da bulunduğu da
anlatılıyor. Devletteki masonik yapılanmaya ilişkin olarak çok sayıda
örnek olaya yer verilen kitapta, 6 Eylül 1970 tarihinde yapılan bir
toplantıda o yıl yeni konulan "işletme vergisi"nin mason localarındaki
büfeleri de kapsayacağı bilgisinin "Maliye Bakanlığı'ndaki kardeşler"
tarafından önceden bildirilmesi üzerine, büfelerin derhal kapatıldığı
ve böylece mali bir yükten kurtulma imkanının bulunduğu belirtiliyor.
"DEMİREL BİRADER"E "MASON OLMADIĞI" KAĞIDI VERİLDİ!
Celil Layıktez'in kitabında, uzun yıllardır tartışma konusu olan eski
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e verilen "mason olmadığına dair" yazı
ile ilgili de ilginç açıklamalar yer alıyor. Kitapta, Demirel'den
"Süleyman Demirel birader" diye söz edilirken, Adalet Partisi Genel
Başkanı seçilmeden önce kendisine "mason olmadığı" yönündeki belgeyi
veren Büyük Üstad Enver Necdet Egeran'ın, özel olarak toplanan locada
"Demirel'in mason olduğunu yakinen bildiği halde, sırf politik
başarısını sağlamak maksadıyla" böyle bir belge vermesinin hata
olduğunu açıkladığı ve bu nedenle mason biraderlerinden af dilediği,
"bu meselenin böylece kapatılmasını istediği" anlatılıyor.
"İLİM NE KADAR MİLLİYSE, BİZ DE O KADAR MİLLİYİZ"
Masonlara yönelik gayri millilik suçlamalarına da değinilen kitapta,
Büyük Üstad Ahmet Salih Korur'un 1955 yılındaki bir "mabed
toplantısı"nda yaptığı konuşmaya yer verilerek, Korur'un, "Millik
konusunda 'ilim'in durumu ne ise masonluğun da mevkii odur ve ancak o
kadardır. Çünkü masonluk, bir ?doktrin' değil midir? Bu itibarla
masonluk cihanşumuldür" dediği aktarılıyor.
ÇOCUK ESİRGEME KURUMU'NU MASONLAR KURMUŞ
Celal Layıktez, masonların "hayır işleri"nde faal oldukları görüşünü
savunarak, Çocuk Esirgeme Kurumu'nun Necat Locası tarafından
kurulduğunu da öne sürdü. Kitapta, "1917 Mart ayında Necat Locası
üyeleri, ?Himaye-i Etfal Cemiyeti'ni kurdular. İstiklâl Harbi
esnasında cemiyet Ankara'da ?Türkiye Himaye-i Etfal Cemiyeti'
unvanıyla ihya edildi" denildi.
MÜSLÜMANLARA "ÇİFTE TEKRİS"
Masonların, diğer dinlerin aksine İslâm dinine mensup olarak
kendilerine üyelik başvurusu yapanları masonluğa giriş töreni olan "tekris"ten
iki defa geçirdikleri de kitapta anlatılıyor. Loca arşivlerinde yer
alan bir belgede, Aznavour isimli masonun İngiltere Birleşim Büyük
Locası'na gönderdiği mektupta Osmanlı yönetiminde karşılaştığı
sorunları anlatmasının yanı sıra "Müslüman masonlar"a ilişkin de bilgi
veriyor. Mektupta, "Müslüman Türkler'in kurduğu bir locadan bir kardeş
bize katılmak istiyor. Tedrisatlar farklı olduğundan onu yeniden
tekris edeceğiz" deniliyor. Masonluktan çıkanlara ilişkin ağır
hükümlere de yer verilen kitaptaki belgelerde, bu gibi şahısların
"mason mabedleri"ne asla alınmamaları, girdiklerini fark edildiği
durumlarda derhal dışarı çıkartılmaları, bu mümkün olmadığında ise
toplantının kapatılması gerektiği belirtiliyor. Törenlerdeki "sır
kelimeler"den de sözedilen kitapta, bunların mutlaka kısaltılmış
hallerinin kullanılması, herhangi bir şekilde basılması gerektiğinde
de yine kısaltılmış hallerinin kullanılması gerektiğine dair
genelgelere yer veriliyor. Bu genelgelerden birisinde "mason
mabedleri"ne asılan tabelalarda yer alan "K.U.Y.Y.Ş." harflerinin,
"K.U.Y.AS." harfleri ile değiştirilmesi isteniyor.