MAĞARA ARKADAŞLARININ HİKAYESİ
Çok eski zamanlarda bir hükümdar vardı.Bu hükümdar putlara tapardı.Halkını da putlara tapmaya zorlardı.Bir grup genç,hükümdarın dinini terk etti ve Allah’a ibadet etmeye başladı.Hükümdar,bunu haber alınca onları cezalandırmak istedi.Bunun üzerine onlar,kaçıp bir mağaraya sığındılar ve orada uykuya daldılar.
Hükümdar,onları bulmak için her yeri aradı,fakat bulamadı.Sonunda onların saklandığı mağaraya geldi.Hükümdar,adamlarına içeri girip bakmalarını söyledi.Mağara çok karanlık olduğundan hiç kimse buna cesaret edemedi.Adamlarından biri hükümdara:
-Efendimiz,sizin maksadınız onları öldürmek değil mi?Mağaranın girişini taşlarla kapatalım.Onlarda açlıktan ve susuzluktan içerde ölsünler,dedi.
Hükümdar,bu fikri beğendi.Adamlarına,mağaranın girişini sıkı bir şekilde kapatmalarını meretti.Adamları,hükümdarın bu emrini hemen yerine getirdiler.
Mağaradaki gençler,uzun bir süre sonra uyandılar.Onlardan biri:
-Bu mağarada acaba ne kadar kaldık,diye sordu.Diğerleri:
-Bir gün veya daha az bir zaman kaldık,dediler
Aralarındaki bu konuşmadan sonra,karınlarının aç olduğunu hissettiler.Arkadaşlarından birini,yiyecek alması için şehre göndermeye karar verdiler.
Yiyecek almaya gidecek olan genç,mağaranın girişine geldiğinde,girişin taşlarla örülmüş olduğunu gördü.Küçük bir delik bulup oradan çıktı.Kimseye görünmeden yürümeye başladı.Çevresine bakınıyor,fakat her şeyin değişik olduğunu görüyordu.Buna çok şaşırdı.
Genç,sağına soluna baka baka,şehrin giriş kapısın avardı.Bu kapı daha önce gördüğünden farklıydı.Bir günde her yerde ne kadar da değişmişti.Acaba rüya mı görüyorum?diye gözlerini oğuşturdu.Sonra şehre girip bir fırına gitti.Ekmek aldıktan sonra cebinden para çıkardı ve fırıncıya uzattı.Fırıncı,parayı eline alıp bakınca şaşırdı.Çünki para antikaydı.
Fırıncı,bir polis çağırıp parayı ona gösterdi.Polis,paranın antika olduğunu anlayınca genci yakaladı ve doğruca hükümdarın yanına götürdü.Genç,hükümdarın kendilerini arayan hükümdar olmadığını görünce daha da şaşırdı.
Hükümdar,genci sorguya çekti.Parayı nereden bulduğunu öğrenmek istedi.Genç,paranın antika olmadığını ve başından geçenleri bir bir anlattı.Hükümdar,paranın üzerinde resmi bulunan hükümdarın üç yüz sene önce öldüğünü söyleyince,genç:
-Biz mağarada üç yüz yıl mı uyuduk?dedi.
Hükümdar:
-Uyudunuz mu?Senden başkaları da mı var?diye sordu.
Genç:
-Evet.başka arkadaşlarım da var.Onlar da benimle birlikte hükümdardan kaçtılar,cevabını verdi.
Hükümdar,gencin bu anlattıklarına çok şaşırdı.Birlikte mağaraya gittiler.Mağaraya vardıklarında genç,hükümdara:
-Siz burada bekleyin.Önce ben,onlara bir haber vereyim,dedi.
Hükümdar adamlarıyla dışarıda kaldı ve genç,mağaraya girdi.Arkadaşlarına bütün olanları anlattı ve onlara bu mağarada üç yüz fazla kaldıklarını söyledi.O sırada gençlerin yeniden uykuları geldi ve hepsi bir daha uyanmamak üzere tekrar uyudular.
İçeriden uzun bir süre haber gelmeyince hükümdar ve adamları mağaraya girdiler.O genci ve arkadaşlarını ölmüş olarak buldular.
Hükümdar,bu durum karşısında şunları söyledi:
-Sübhanallah!Bu büyük bir mucizedir.Yüce Allah bu gençleri üç yüz yıldan daha fazla uyuttuktan sonra tekrar diriltti.Bununla bizlere bir ders vermek istedi.O yüce Allah,insanlar ölüp toprak olduktan sonra da hepsini böyle diriltmeye gücü yetendir.
Sonra hükümdar,o mağaranın önüne bir cami yapılmasını emretti.”(Seyyid Kutub)