KIYAMET NE ZAMAN KOPACAK ?
Lokman suresinin son âyetinde 5 gaybi yani Ancak Allahın bilip,başka kimse tarafından bilinmeyenlerden biri de;Kıyametin ne zaman kopacağıdır.
Ancak alametlerinden hareketle akla yaklaştırıcı bazı belirtilerini burada zikredeceğiz.
Bir hasta düşünün;nefes almada zorlanıyor,gözleri zor görüyor,tansiyon,kalb vs. rahatsızlıkları var.Mütehassıs bir doktor muayenesinden sonra şöyle bir rapor verilmesinde bir beis olmadığı gibi,gaybı bilmekte değildir.Tıpkı yağmurun yağma alametlerinin belirtisinden sonra yapılan hava tahmin raporu gibi.Yani kesin rapor değil,bir tahmin raporu…
Bizde karinelerden hareketle bir kıyamet tahmin raporundan hareket edeceğiz.Bunlar;Dini deliller olduğu gibi,aynı zamanda fenni deliller muvacehesinde olmaktadır.
Dini deliller özetle:Tezimiz olan –Âhiret Ahvali- nde genişçe ele almıştık.Şimdi özetle söyleyecek olursak:
Âyette:”Kıyamet yakındır.”[1]
Buradaki yakınlık ifadesi,hadisde de buyurulduğu ve peygamberimizin iki parmağının birbirine eşitliği derecesinde yakınlığına işaret etmiştir.”Ben ve kıyamet bu iki parmak gibiyiz. Mabeynimizde tavassut edecek peygamber yoktur.”,"Eşrat-ı saattenim. Ben ve kıyamet bu iki parmak gibiyiz."
Kıyametin alametleri,gerek on büyük alamet,gerekse işaret edilen yüzlerce küçük alametler gittikçe zahir olmaktadır.
Peygamber Efendimiz kendi zamanında bulunan ve 5 bin yaşında bulunup Hz.Âdemi gören bir cinle görüşmüştür.
Peygamberimiz,kendisinin İnsanlığın beş bininci yılında geldiğini ifade etmiştir.
Eğer ümmeti istikametle giderse binbeşyüz yıl,aksi takdirde bin yıl yaşayacağını bildirmiştir.Bu istikamete mazhar olan ümmetinin binbeşyüz yıl geçmeyeceğini ifade etmişlerdir.
Kur’an-ı Kerimin âyetlerinin 6666 olması,bir cihetle insanlığın ve ümmetinin toplam yaşına işaret edilmektedir.
“Madem eyyamın lisan-ı şer'îde böyle ıtlakatı vardır. İlm-i Tabakat-ül Arz ve Coğrafya ve Tarih-i Beşeriyet ülemasınca nev-i beşerin yedibin sene değil belki yüzbinler sene geçirdiğini teslim de etsek, Âdem'den kıyamete kadar ömr-ü beşer yedibin senedir olan rivayet-i meşhurenin sıhhatına ve beyan ettiğimiz 6666 sene nur-u Kur'an hükümferma olduğuna münafî olamaz, cerhedemez. Çünki eyyam-ı şer'iyenin dört saatten elli bin seneye kadar hükmü ve şümulü var. Fakat nefs-ül emirdeki eyyamın hakikatı o rivayet-i meşhurede hangisi olduğu şimdilik bu dakikada kalbime inkişaf ettirilmedi. Demek o sırrın inkişafı münasib değil.”[2]
İbni Abbas (ra)dan:
“Yahudiler:’Bu dünyanın ömrü yedi bin yıldır.Biz her bin yıl için sadece bir gün azaba uğratılırız.Bu da toplam yedi gün eder.’derlerdi”Bunun üzerine Allah şu âyeti inzal buyurdu:”Dediler ki:Bize ateş ancak sayılı günlerde dokunur.”(Bakara.80)(Cem'ul Fevaid.Rudani.C/4,Hadis No.6781)Bediüzzaman 1571-e kadar islamın galibane devam edeceğini,ondan sonra tekrar küfrün hakimiyetinin başlamasıyla beraber,kıyametin kâfirlerin başına kopacağını ebced-cifir hesabıyla âyetten istihrac etmiştir.
"Altı günde gökleri ve yerleri yarattık" demek olan; hem belki bin ve elli bin sene gibi uzun zamandan ibaret olan eyyam-ı Kur'aniye ile insan dünyası ve hayvan âlemi altı günde yaşıyacağına işaret eden hakikat-ı ulviyesine kanaat getirmek için, birer gün hükmünde olan herbir asırda, herbir senede, herbir günde Fâtır-ı Zülcelal'in halkettiği seyyal âlemleri, seyyar kâinatları, geçici dünyaları, nazar-ı şuhuda gösteriyoruz. Evet güya insanlar gibi dünyalar dahi, birer misafirdir. Her mevsimde Zât-ı Zülcelal'in emriyle âlem dolar, boşanır.”[3]
Dini hesaplara göre insanlığın ömrünün tahmini olarak 2150 yıllarında son bulacağı,fenni hesaplara göre ise,2250 yıllarında tahmini olarak son bulacağı anlaşılmaktadır.
Zira “Güneş, dürüldüğü zaman.”[4] Âyeti sırrınca,güneşin yüzünde bulunan leke gün be gün büyümekte olup,belli bir zaman sonra o leke güneşin yüzüne sarılıp,onu dolayacaktır.
2250 yıllarında güneşin yakmakta olduğu enerjisinin bitip helyumu yani kendi kendini yakmasıyla son bulacağına işaret edilmiştir.
Dünya,ihtiyar bir dünyadır.Başlangıcı olan dünya,insan gibi bir gün son bulacaktır.
Peygamberimiz dünyanın ikindi vaktinde yani batışa yakın zamanda gelmişlerdir.
Vaktinin tayin edilmemesindeki hikmet ise:” kıyamet dahi şu insan-ı ekber olan dünyanın ecelidir. Eğer vakti taayyün etseydi, bütün kurûn-u ûlâ ve vustâ gaflet-i mutlakaya dalacak idiler ve kurûn-u uhrâ dehşette kalacaktı. İnsan nasıl hayat-ı şahsiyesiyle hanesinin ve köyünün bekasıyla alâkadardır. Öyle de; hayat-ı içtimaiye ve nev'iyesiyle, küre-i arzın ve dünyanın yaşamasıyla alâkadardır.”[5]
Kıyametin olacağına dair Kur’an-da bir çok âyetle işaret edilmiştir.[6]
Bediüzzaman Hazretleri eserlerinde diğer İslam bilginlerinden daha çok olarak kıyametin kopmasına dair âyetlerin tefsirinde bir çok defa izahatta bulunmuştur.Bunlardan;
“Cây-ı dikkat ve hayrettir ki, üç fıkra bil'ittifak bin beşyüz (1500) tarihini göstermeleriyle beraber, tam tamına manidar, makul ve hikmetli bir surette 1506'dan tâ 42'ye, tâ 45'e kadar üç inkılab-ı azîmin ayrı ayrı zamanlarına tetabuk ve tevafuklarıdır. Bu îmalar gerçi yalnız birer tevafuk olduğundan delil olmaz ve kuvvetli değil, fakat birden ihtar edilmesi bana kanaat verdi. Hem kıyametin vaktini kat'î tarzda kimse bilmez; fakat böyle îmalar ile bir nevi kanaat, bir galib ihtimal gelebilir.”[7]
“Elbette nev-i beşer, bütün bütün aklını kaybetmezse ve maddî ve manevî bir kıyamet başlarında kopmazsa; İsveç, Norveç, Finlandiya ve İngiltere'nin Kur'anın kabulüne çalışan meşhur hatibleri ve din-i hakkı arayan Amerika'nın çok ehemmiyetli dinî cem'iyeti gibi rûy-i zeminin kıt'aları ve hükûmetleri Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan'ı arayacaklar ve hakikatlerini anladıktan sonra bütün ruh u canlarıyla sarılacaklar.”[8]
“Kırk elli sene sonra Arap taifeleri, Cemahir-i Müttefika-i Amerika gibi en ulvî bir vaziyete girmeye, esarette kalan hâkimiyet-i İslâmiyeyi eski zaman gibi Küre-i Arzın nısfında, belki ekserisinde tesisine muvaffak olmanızı rahmet-i İlâhiyeden kuvvetle bekliyoruz. Bir kıyamet çabuk kopmazsa inşâallah nesl-i âti görecek.”[9]
"Madem meyl-ül istikmal (tekâmül meyli) kâinatta fıtrat-ı beşeriyede fıtraten dercedilmiş. Elbette beşerin zulüm ve hatasıyla başına çabuk bir kıyamet kopmazsa; istikbalde hak ve hakikat, âlem-i İslâm'da nev'-i beşerin eski hatiatına keffaret olacak bir saadet-i dünyeviyeyi de gösterecek inşâallah…"(Hutbe-i Şamiye 37)
"Her halde çabuk başında bir kıyamet kopmazsa, hakaik-i İslâmiye, beşeri esfel-i safilîn derece-i sukutundan kurtarmaya ve rûy-i zemini temizlemeğe ve sulh-u umumîyi temin etmeğe vesile olmasını Rahman-ı Rahîm'in rahmetinden niyaz ediyoruz ve ümid ediyoruz ve bekliyoruz."
(Hutbe-i Şamiye 43)
"Onun için tenbellikle günahınız büyüktür. Ve iyiliğiniz ve haseneniz de gayet büyük ve ulvîdir. Hususan kırk-elli sene sonra Arab taifeleri, Cemahir-i Müttefika-i Amerika gibi en ulvî bir vaziyete girmeğe, esarette kalan hâkimiyet-i İslâmiyeyi eski zaman gibi küre-i arzın nısfında, belki ekserisinde tesisine muvaffak olmanızı rahmet-i İlahiyeden kuvvetle bekliyoruz. Bir kıyamet çabuk kopmazsa, inşâallah nesl-i âti görecek."
(Hutbe-i Şamiye 56)
"Eğer beşer çabuk aklını başına alıp adalet-i İlahiye namına ve hakaik-i İslâmiye dairesinde mahkemeler açmazsa, maddî ve manevî kıyametler başlarına kopacak, anarşilere, ye'cüc ve me'cüclere teslim-i silâh edecekler diye kalbe ihtar edildi."(Hutbe-i Şamiye 78)
Dünya her yönüyle hırıltısıyla ölüme yakın olduğunu göstermektedir.İnsan için bu hırıltı birkaç sene söz konusu olsa da,dünya için iki-üç asır düşünülebilir.
Allah ise en doğru olanı bilendir.
Mehmet ÖZÇELİK
19-08-2005
[1] Kamer.1.
[2] Barla Lahikası.B.Said Nursi.325.
[3] Sözler.B.Said Nursi.14.söz.
[4] Tekvir.1.
[5] Sözler.343,341.
[6] [002.085], [002.113], [002.174], [002.212], [003.055], [003.077], [003.161], [003.180], [003.185], [003.194], [004.087], [004.109], [004.141], [004.159], [005.014], [005.036], [005.064], [006.012], [007.032], [007.167], [007.172], [010.060], [011.060], [011.098], [011.099], [012.107], [016.025], [016.027], [016.124], [017.013], [017.058], [017.062], [017.097], [018.021], [018.036], [018.105], [019.075], [019.095], [020.015], [020.100], [020.101], [020.124], [021.047], [021.049], [022.001], [022.007], [022.009], [022.017], [022.055], [022.069], [023.016], [025.011], [025.069], [028.041], [028.042], [028.061], [028.071], [028.072], [029.013], [029.025], [030.012], [030.014], [030.055], [031.034], [032.025], [033.063], [034.003], [035.014], [039.015], [039.024], [039.031], [039.047], [039.060], [039.067], [040.032], [040.046], [040.059], [041.040], [041.047], [041.050], [042.017], [042.018], [042.045], [043.061], [043.066], [043.085], [045.017], [045.026], [045.027], [045.032], [046.005], [047.018], [056.001], [058.007], [060.003], [068.039], [069.015], [075.006], [079.042], [088.001]…
[7] Kastamonu Lahikası.28.
[8] Emirdağ Lahikası.1/248,265.II/141.
[9] Tarihçe-i Hayat.98.