KAFESDEKİ DEV İNSAN
Kendi içine sığmayan insan,hiç kafese sığar mı?
İnsanın içi ki,tüm varlıkların iç yüzünün bağlantı ve ara noktası.
İnsan alemlere sığmazken,alemler insana sığdırılmaktadır.
İnsan alemin özü ve özeti…
Allah gelişmesi için kendisine sınır konulmayan akıl,şehvet,gazab gibi atak duyguları,beden kafesinde terbiye etmekte,yabanilikten uzaklaştırıp,ehil ve medeni hale getirmektedir.
Tıpkı ormanlara sığmayan,ormanların kralı olan aslanın bir hile ile yakalanarak kafese alınıp teşhir edilmesi ve insanlarla ülfet peyda ederek,ehilleştirilerek,evcilleştirilmesidir.
Peki o zaman yine aslan olurmu,aslan kalır mı?
Aslan her zaman ve zeminde aslandır.Ormanda birden saldırırken,kafesde ve insanlarla iç içe olduğunda bunu biraz düşünüp,birkaç kızdırılmaktan sonra yapmaktadır.
Okyanusları damlalara sığdırıp,damlalarla okyanusları besleyen,damlaları okyanus yapan Allah,insanı da neden bir damlaya sığdıramasın?
Onun maddesi her yere
sığar,onu sığdırmayan veya onun sığmadığı değeridir. Mevlana:İnsanın değeri ne
ile ölçülür; bilir misin?
Aradığı şeyle! însan neyi ararsa ona layıktır,der.
Âyetin ifadesiyle;Allahın boyası ile boyanmaktır.O boya ise;
"Hz. İsa'nın bir küpü varmış. oraya atılan kumaslar çeşilli renklerde de olsa tek renk olarak çıkarmış. Bu "Allah boyası"dır. Allah'ın takdirine uymayı ifade eder.”[1]
Mevlana:”Zindanda Yüsuf gibi bir arkadaş bulan kişi zindandan çıkmak ister mi?
• Bedenim, beni ötelerden, ruh aleminden alıp kendi zindanına çekince, Hakk kapısına yakın olanlardan ayrıldım, yapayalnız, garip olarak kaldım.
• Beden zindanında ay yüzlü birisi bana yakınlık gösterdi. Benimle dost oldu fakat o, güzelliği ile beni büyüledi. Aklıma, fikrime binlerce sevda saldı.
• Herkes hapisten, beladan kurtuluş yolunu arar, ben aramam. Neden dışarıya çıkayım? Benim dışarıda ne işim var? Sevgilinin hayali burada, ben zindanda sevgili ile beraberim.
• Zindan köşesinden başka
yerde, onunla yalnız kalamam. Balın gönlu ateşten başka bir şeyle, mumdan
ayrılamaz, saf bir hale gelemez.
. Dostu Yüsuf gibi güzel olan kişi, zindandan kaçar mı? Zindanda
durup dururken Allah'ın lütfu ile bağ, bahçe sahibi olan bir de Yüsuf bulan kişi
hiç zindandan çıkmak ister mi?”
O olduktan ve O’nunla olduktan sonra zindanda,kafesde,saray gibidir.O’nsuz saray zindan ve kafes gibidir.
Mevlana:” "Cenab-ı Hakk, Hz. Adem ile Havva validemize cennetten çıkıp yeryüzüne inmeleri münasebeti ile "İnin" diye hitap etmişti.[2]
• Cennetten kovulan insan, bedenden kopan kesik bir ele döndü. îşinden gücünden oldu. Küçük bir et parçası gibi kediye lokma haline geldi. Bu, insan için ne felakettir? Ne aşağıdır? Cenneti kaybetmek ne büyük talihsizliktir.”der.
Saraydan zindana iniş,tenzili rütbe değil,terfi için gönderiliştir.
Mukaddes bir vazife ile vazifelendirilmiştir.Hikmeti tavziftir.
Beden kafesi,ruha merdiven olmuştur.
Mevlana:” • Bedenin hakîkat yolunda topal oluşundan, gönlün de hızlı gidişindendir ki, Allah sırrı bedenden zuhür etmez de, onun vefası, mürüvveti hep gönülden belirir.
• 0 beden nerededir ki, can ile aynı renge bulanmıştır? Can padişahına su kesilmiştir, toprak olmuştur, balçık olmuştur da cana gönlünde yer vermiştir.
• Canlar bile böyle bir bedeni görünce şaşırıp kalırlar da; "Şu kara toprağa bak!" derler. "Bizi bile geçti. Padişah oldu, veli kesildi ve herkes kendine uydu.
• Bız bu balçıktan yaratılmış varlıktan bunu hiç ummuyorduk, kusurlarını görüp onu çekiştirip duruyorduk. Ey onda bunda kusur arayan kişi. Hiçbir insanı hor görme, hangi millette, hangi dinde olursa olsun, insanda, onun bir emaneti vardır. însan onun aynasıdır.
• Susuz topraklar, bizim yüzümüzden yeşersin. Çimenler bizim yüzümüzden bitsin biz su gibi gülün içinde, reyhanın içinde gizlenerek yola düştük, akıp gidiyoruz.
• Toprak elsiz ayaksızdır Çok ıstırap çekmiştir. Ayak altında çiğnenmektedir bütün bunlara karşılık hiç şikayet etmez; susar oturur. Susuzluktan ciğeri kavrulduğu içindir ki, çaylar, dereler, ırmaklar ona acırlar da, hıç durmadan koşa koşa akar giderler.
•Bostanlar bıtkileri, çiçekleri bağırlarına basmışlardır. Onlara dadılık etmedeleronlara durmadan su vermedeler, onların yavrularına, bitki çocuklarına şefkatle bakmadalar.
• Işte bizi bu çekişler "can şehrinden" çekti, aldı, yüz binlerce menziller konaklara uğratarak bu alem-i fenaya, yani dünyaya getirdi.
• Biz bu dünyada yaşamaya başladığımızdan beri yine can şehrinden gizli açık elçiler gelmede; "Gel, yakınlarına dön, yakınlarına ulaş!" diye bizi çağırmakta.
• "Bu fanî dünyada yeni dostlar edindiniz, bizi bıraktmız, bizi unuttunuz. Bu dünya nimetleri ile oyalanıyorsunuz. Belki de durumunuzdan memnunsunuz Ama, biz sizsiz edemiyoruz. Halimiz hoş değil." diye elçiler can şehrinden böyle haberler getirmedeler.
• Ey hoca! Senin bu dünyadaki mahzunluğun, kederin, sebebini bir türlü bulamadığın iç sıkıntıların, senden evvel giden, seni özleyen dostlarının akrabalarının ah edişlerindendir. Hiç düşünmüyor musun? Bu dünyada kirme candan bağlandınsa, kimi dost edindinse seni bırakıp gitti.
• Üzülme, sus; şikayet de etme! Onların himmetleri, sevgileri seninledir, Senin belalardan, felaketlerden kurtulman da onların himmetlerinden, onların tesirlerindendir.”
Beden kafesinde toprak olan insan,insanlara hayat,hayata ruh olmuştur.İstersen insanı kâinattan çıkar at,geriye ne kalacaktır?
Molla Camî:
Ben bilmez idim gizli ayan hep sen imişsin,
Canlarda ve tenlerde nihayet hep sen imişsin, .
Alemde nişan isteridim ben sana senden,
Gördüm ki bu alemde nişan hep sen imişsin."
• Zavallısın, boş yere neyi arıyorsun? Sanki sen eşeğe binmişsin de, şundan bundan; "Eşek nerede?" diye soruyorsun.”
İnsan nere kafes nere?
Kendini başka yerde arayan,kendini kafese tıkan varlık,insan….
Mehmet ÖZÇELİK
04-04-2006