KADERDEN YİNE KADERE KAÇMAK

 

         Hicretin 17.yılında Hz.Ömer,ikinci defa Şam’ı ziyaret etmek istedi.Bu defa muhacir ve ensardan bazılarını da yanına aldı.Sarağ’a (Şam ile Tebük arasında hac yolu üzerinde bulunan bir yer) geldiklerinde,ordu komutanları onları karşılayarak Şam’da salgın hastalık (veba) olduğunu söylediler.Bunun üzerine Hz.Ömer,önce beraberinde gelen muhacir ve ensarla,daha sonra da Fetih muhacirleriyle ayrı ayrı görüştü.Fakat gruplardan hiç birisi geri dönmek veya yola devam etmek konusunda fikir birliğine varamadı.Vebadan kaçmak için geri dönmek isteyenler gibi,yola devam etmek isteyenler de vardı.Sonra vakit gece olduğu için,karar vermeyi sabaha bıraktılar.

            Geceyi orada geçirdikten sonra,ertesi gün Hz.Ömer:”Ben geri dönüyorum,siz de geri dönün”dedi.Bunu duyan Ebu Ubeyde bin Cerrah:”Allah’ın kaderinden mi kaçıyoruz,ey mü’minlerin emiri?!”dedi.Hz.Ömer’de:”Evet,Allah’ın kaderinden,yine Allah’ın kaderine kaçıyoruz.”dedi ve ekledi:”Bir vadide biri verimli,biri kurak iki yamaç gören bir insan,hangisini tercih eder?Tercihi hangisi olursa olsun,yine de kaderi seçmiş olmaz mı?Buna sen değil de bir başkası itiraz etse şaşırmazdım,ey Ebu Ubeyde!”dedi.Sonra bir kenara çekilip oturdu.Halk ise,toplu halde kararı bekliyordu.Bu arada yanlarına,gece yapılan toplantıda bulunmayan Abdurrahman bin Avf geldi.Durumu öğrenince;”Bu konuda benim de söyleyeceklerim var”dedi.Hz.Ömer’de:”Söyle,sen güvenilir bir kişisin.”dedi.Abdurrahman:”Ben rasulullahın bu konuda şöyle söylediğini duymuştum”dedi ve Hz.Muhammedin:”Bir yerde salgın hastalık olduğunu duyarsanız oraya yaklaşmayın;siz orada iken salgın hastalık çıktığında ise oradan ayrılmayın.”hadisini nakletti.Hz.Ömer bunun üzerine:”Çok şükür ya Rabbi!”dedi ve ekledi:”Haydi öyleyse dönelim.”Sonra da hep beraber döndüler.”(H.D.Yıldız)