Ya rasulallah! Şu müznib fakirin
haline kulak ver. Biz ki,halimiz sizce malum olduğu üzre,çizmiş
olduğumuz ebed hayat yolunun ve dünya hayatının plan
ve projesini okuyup anlamaktan aciz olup,hatta okuyamaz olmakla beraber
nisyanımızdan dolayı terk etmiş ve ateşin etrafında pervane gibi dönüp ateşe
düşen kelebek misali,bizde çırpınmakta fakat yolların çok ve değişikliği
sebebiyle gerçek yolu bulamamaktayız.
Sen
bize iki kurtarıcı sunuyorsun;Allahın kitabı Kur’an ve senin Sünnetin. Bunlar;
-Hayat
yolunun gerçek rehberi.
-Hayat
konağının gerçek mihmandarı.
-Hayat
kevserinin gerçek sâkisi.
-Hayat
sahasının gerçek hâkimi.
-Hayat
mektebinin gerçek muallimi.
-Hayat
sergisinin gerçek tarif edicisi.
-Hayat
denizinin gerçek kaptanı.
-Hayat
nurunun gerçek güneşi.
-Hayat
penceresinin gerçek nâzırı.
-Hayat
meyvesinin gerçek özü ve özeti...
-Hayat
seferinin fena ve bekadaki gerçek bineği,ulaştırıcısı.
-Hayat
nurunun düğmesi ve kontağı.
-Hayatın
zulmet girdabından nura dönüşü.
-Hayatın
gıda,su,ruh ve enerjisi...
Ey
sizi gidi miras yedi yaramazlar! Ben Osman bey! Rabbimin kitabına hürmet
gösterdim. Rasulüne uydum. Rabbim-de buna karşılık
olarak dünyada bana mükâfaten,alemin anahtarını elde etme lutfunu
ihsan etti. Ben de bu uğurda bir çok kan dökerek evlatlarıma yed-i emin olarak
bu emaneti teslim ettim. Ve onların da buna eklemek suretiyle haleflerine
teslim etmelerini söyledim.
Nitekim
uzun bir müddet Rabbimin bana vadettiği yerlerde eller semaya kalkar,gözlerden yaşlar toprağa
dökülür,semalarında ezanlar çınlar iken,bunlardan bir eser görmemekle
beraber,oralarda vefat eden kardeşlerimiz ızdırap
çekmekteler ve feryatlarını şöyle dile getirmektedirler;
-Her
gün çekmekte olduğumuz çile,dinmeyecek mi? Üzerimizde gavur çizmesi ne zamana
kadar gezecek?Nereye kadar bize ve dinimize küfürler sürecek? Âfakımızı
zulmetler kaplamış ,biz bunun için mi kanımızı dökmüştük? yok mu,kalmamış mı bu
vatanın gerçek sahipleri? vatan toprakları taksim edilirken asıl sahipleri
nerede idiler?
Evet.
Ölü bir insanın üzerine çok tilki ve çakallar üşüşür. Zira bu evlatlarda
maneviyat cephesinden vurulmuş bir arslan
misali...”ciğer-sûz,gönül yakıcı hadiseleri beyan
etmektedirler.
Durum
gayet vahim. Fakat Rabbimizin Rahmetinden ümit kesilmez. Elbet bir gün
dirilir,hakiki sahiplerine teslim edilir..
İnşaallah...
Ey
fütuhat kapılarını kapatıp,miskinlik kapılarını açarak,bizleri kısır bırakan bî-çare kardeşlerim! Ben Alparslan!
Rabbimin
bana ihsan ve ikramıyla,ecdadımın bana teslim ettiği vatan emaneti ve fütuhatı
yolunda yapmış olduğum fetih ahdinin ilk zincirini parçalayarak,siz evlatlarıma
izni Rabbani ile açtım. Bir tahdisi nimet olarak
söyleyebilirim ki;bir kalenin fethinde kilit nokta,kale kapılarının
açılmasıdır. Ondan sonra muzafferiyet kesindir.
Bizde
sizlere Anadolunun kapılarını açarak,girme yolunda
ilk atağı başarıyla neticelendirmiş bulunmaktayız.
Bundan
sonra ki durum;bayrağın kale duvarlarına dikilerek iç fethin yapılmasıdır. Bu
durumla dünyanın bilhassa Bizansın kalbine korku salınıp,tedirgin olmalarını
sağlamaktadır.
İ’la-yı
kelimetullah bayrağını semalarda dalgalandırmak
maksadıyla,bir çok kardaşımız yardan ve serden
geçerek gerçek mahbuba kavuşmak azmiyle kanlarının dökülmesinden zerre kadar
bir imtina göstermemişlerdir.
İşte
size yol açıktır,hayrola,kolay gele...
28-6-2000
MEHMET ÖZÇELİK