|
Radikal-Milliyet.
Yine o iddialar | |||
Murat BARDAKÇI /Hürriyet.02-04-2005 İngiliz Daily Telegraph Gazetesi, dün yeni açılan İngiliz gizli belgelerine dayanarak Enver Paşa'ya rüşvet verildiğini yazdı. Gazete, Birinci Dünya
Savaşı’nda Osmanlıların İngiltere’nin tarafına çekilmesi için Enver Paşa’ya
1.5 milyon dolar ödendiğini yazdı. |
Enver Paşa hatırına /Taha Kıvanç.Yeni
Şafak.4-4-2005/ Önceki gün haber merkezine ulaşan ilginç haberlerden biri Gölbaşı'ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığı ile ilgili ihale dâvâsında 'rüşvetin belgesi' tartışması çıktığına dairdi. Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nde görülen duruşmada, sanıklardan biri, "Kimse rüşvet aldığımı belgeleyemez" biçiminde kendini savununca, askerî savcı, "Rüşvetin belgesi mi olur?" deyivermiş... Ertesi gün, rüşvetin kokusunun bir asır sonra da olsa duyulabildiği gerçeği ile karşılaştık. İngilizler bazı belgeleri 30 yılda bir, bazılarını daha da geciktirerek açıklıyorlar. Şu yakınlarda açıklanan epey eski bir belgeye göre, Osmanlı İmparatorluğu'nu Birinci Dünya Savaşı'ndan çekme karşılığı Enver Paşa'ya para ödemiş İngilizler... Kendi başına bırakılacak Almanya'nın hakkından daha kolay geleceklerini düşünmüş olmalılar... Doğrudur yanlıştır bilemem, ama belgeye dayalı iddia bana çok ilginç geldi: Alman yanlısı subayların öndegelenlerindendi Enver Paşa; karar alma mekanizmasının başında bulunduğu bir sırada, iki arkadaşıyla ülkeyi apar topar savaşa soktuklarını tarih kitapları yazıyor... Enver Paşa o dönemde Harbiye Nazırı'ydı. Almanya'nın yanında savaşa girmenin de birileirne bir getirisi olmuş mudur acaba? Ancak, Osmanlı'yı savaştan çekmek için 'Almancı' birinin düşünülmesi İngiliz pragmatizminin mükemmel bir örneği... Bu olayda benim dikkatimi çeken, Osmanlı'yı savaştan uzaklaştırmak için rüşvet verenlerin anlaşma şartları yerine gelmeyince parayı geri istemeleri... Belgeye göre, Enver Paşa aldığı parayı geri vermeye yanaşmamış, bir miktarını tutmak istemiş... Bu konunun dikkatimi çekmesinin sebebini de anlatayım: 1 Mart tezkeresi öncesinde, bazı aracıların "Biz bu işi kotarırız" diye araya girdikleri söylenir hep. Bazıları da o dönemde başka hizmetler verdiler. Kotarma veya hizmetin 'amatörce' olmadığı, "Bayağı yüksek ödemeler yapıldığı" türü iddialar o günlerde ortalığı sarmıştı... Öyle bir ödeme yapıldıysa, ödemeyi yapanlar, tezkere beklendiği gibi geçmeyince "Paramızı geri verin" diye kapıya dayanmışlar mıdır acaba? Tezkere konusunun en garip yönlerinden biri, aradan bunca zaman geçmesine ve ABD'nin savaş planları açısından tezkerenin öyle büyütülecek çapta bir olumsuz etkisi görülmemesine rağmen, bazılarının 'intikamcı' hisler taşımayı sürdürmesi... İkide bir ortaya atılıp o günleri hatırlatıyorlar... "Neden acaba?" sorusu her aklıma gelişte, "Acaba paraların geri ödenmesi için zorlayan mı var?" diye bir başka soru daha hücum ediyor zihnime... İngilizlerin bazı belgeleri neredeyse bir asır saklamalarına mukabil, Amerikalılar erkenci olabiliyorlar... ABD'de yönetim değişsin, Irak farklı biçimde tartışma ortamına girsin, göreceksiniz, 'bilgiye erişim yasası'nı (FIA) kullanarak bilgi talep edenlere savaş öncesi yapılan harcamaların belgeleri takdim edilecektir... On-onbeş yıl içerisinde, ABD'nin savaş için para dağıttığı ülkelerden feryatlar yükselirse hiç şaşırmayın... Birinci Dünya Savaşı'na dair belgeyi İngiliz Daily Telegraph'tan alıp yayımlayan gazetelerden biri, bizim tarihçilere "Doğru olabilir mi?" diye sormayı akıl etmiş... Tarihçilerden hiçbiri, "Almıştır" dememiş, diyememiş Enver Paşa için... Bu sebeple, ben de, haber ve dayandığı belge konusunda kuşku taşıyorum... Hele biri, "Milliyetçi adamdı, alır mı hiç" demiş ki, cevabı çok eğlendirdi beni. Mustafa Kemal, Cumhuriyet öncesinde Enver Paşa ve çevresiyle araya mesafe koymuş, Cumhuriyet sonrasında "Beraber çalışalım" teklifine kulak tıkamıştı... Ancak, yine de, Mustafa Kemalci göründükleri halde farklı bir çizgi sürdüren kişiler ve çevreler var ülkemizde ve onlar açısından İttihatçılara toz kondurmak bugün bile düşünülemeyecek bir 'suç'... Gerçeği öğrenmekte herhalde yine zorlanacağız. Bereket, Enver Paşa'nın ailesinden günümüzde önemli yerlere gelmiş kişiler var; onlar tarihte yeri olan bir aile büyüğüne atfedilen günahı sessizlikle geçiştirmeyecek ve yalan olduğunu ispatlamaya çalışacaklardır. İmparatorluk batıran savaşı kişisel çıkarı için kullanabilen birinin sülâlesinden olmak herhalde kolay kabul edilebilecek bir ayıp sayılmaz... Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Locası'nın Büyük Üstadı Kaya Paşakay sözgelimi; özgeçmişinde "Enver Paşa'nın yaşça kendisinden küçük amcası Halil Kut Paşa'nın torunu" bilgisi yer alan önemli biri Kaya Bey... Öyle sanıyorum ki, İngiltere'de ilişkide olduğu çevreleri de harekete geçirerek Daily Telegraph'ta yayımlanmış haberin dayanağı olan belgenin sağlık derecesini gözden geçirecektir... Büyük büyük amcasının tarihteki yerini gözümüzde bütünüyle değiştirecek böylesine bir iddiaya karşı sessiz kalmayacağını umuyorum... Biraz kuşkulu olsam da... Kuşkum şuradan: Medyada 'Masonluk' dizileri çıkarken yazdığım bir Kulis'te, "Eşinin başı örtülü tek Mason yok" bilgisinden hareketle bir dostumun iddiasına yer vermiştim. O dost, "Türkiye'deki başörtüsü sorunu Masonlar'dan kaynaklanıyor; aynı sorunu yurtdışına da onlar ihraç etti" iddiasında. "Ne dersiniz?" diye sormuş ve Paşakay'ın göndereceği cevabı burada yayımlayacağımı bildirmiştim. Hâlâ bekliyorum... Hiç değilse büyük büyük dedesi Enver Paşa hatırına ses vermeli Büyük Üstad Paşakay... |
M. Latif SALİHOĞLU |
|
Enver Paşa'ya atılan çamur |
İngiliz Daily Telegraph gazetesi, Birinci Dünya Harbinde Osmanlı'yı yanlarına çekebilmek için, İngiltere tarafından Enver Paşaya 1.5 milyon dolar rüşvet verildiğini yazdı. Gazete, bu iddiasını kendi ülkelerine ait "gizli belgeler"e dayandırarak ileri sürüyor. Enver Paşa açısından tartışma götüren ve çoğu tarihçiler tarafından reddedilen böyle bir meselenin açığa vurulmuş olması, en azından İngilizler için bir "rüşvet itirafı"dır. Evet, İngiltere'nin böyle bir rüşvet teklifinde bulunmuş olması gayet normaldir. Çünkü bu cihetten sabıkalıdır. Dolayısıyla, gizli belgelerde de görülen rüşvet hadisesi bir yönüyle doğru olabilir. Yani, İngilizler, birçokları gibi Enver Paşaya da rüşvet teklifinde bulunmuş olabilirler. Ama, Paşanın bunu kabul ettiğine dair, arşivlerde başka hiçbir delile rastlanılmadığı gibi, böyle bir iddia, İttihatçıları günahları kadar sevmeyen tarihçilerin dahi vicdanlarına oturmuyor. İngilizler, Birinci Dünya Savaşında, Osmanlı'nın Almanya ile müttefik olmasını sağlayan Enver Paşa'dan katiyen hazzetmezler. Ona büyük kin ve düşmanlıkları var. Esasen, Osmanlı'daki hürriyet ve meşrûtiyet hareketlerini hiç tasvip etmediler. Çünkü, parlamenter yönetim şekli işlerine gelmiyordu. Bu sebeple Rusya ile birlik olup meşrûtiyet hareketini başarısız kılmaya var gücüyle çalıştılar. Tâ o zamandan bu zamana her fırsatta Enver Paşa'yı karalamaya çalışan İngilizler'in bu yeni iddiası, şüphesiz bazı zihinlerde "çamurun izi" kabilinden benzer lekeler, tereddüt bırakabilir. Tıpkı, rakamları alabildiğine abartılmış olan Sarıkamış felâketinin bütünüyle Enver Paşa'ya fatura edilmesi gibi... Ne var ki, tahkik ehli, vicdan ehli insanlara bu tür isnatlara hemen geçit vermezler, mutlaka bir süzgeçten geçirirler. Zira, biliyorlar ki, muteber şahsiyetleri karalamak için, tarih seyri içinde birçok karalama kampanyası yürütülmüş. Meselâ, Namık Kemâl, Resneli Niyazi Bey, Prens Sabahaddin Bey, Çerkez Ethem Bey gibi zatlar, çok yoğun şekilde karalanmaya çalışılmıştır. * * * Bu arada İttihatçılar içinde belki de en mazbut, en muteber, en hamiyetli ve en tavkalı bir şahsiyet olan Enver Paşa hakkında, Cumartesi günkü Vatan gazetesine görüş bildiren konu uzmanı olan tarihçilerin de hiçbiri, ortaya atılan iddiaya inanmadığı gibi, bu tarz söylentilere de hiç itibar göstermiyor. İşte, bazı tarihçilerin konu hakkındaki görüşü: * Prof. Mete Tuncay: Enver Paşa kötü bir adam olabilir, ama rüşvet almaz. Namussuz değildir. Tarih belgelerinde hiç rastlamadım. İddialar saçma. * TTK Başkanı Yusuf Halacoğlu: Bu iddialar mantıksız. Enver Paşa 1. Dünya Savaşının bitiminden sonra Almanya'ya gitti. Eğer İngilizler'den rüşvet almış olsaydı, İngiltere'ye giderdi. Enver Paşa milliyetçi bir adamdı. Rüşvet alacağını sanmıyorum. * Prof. İlber Ortaylı: Bu iddia pek mâkul görünmüyor. İttihatçıları sevmem, ama kişisel rüşvet alacaklarına hiç ihtimal vermem. Rüşvetin verildiğinin iddia edildiği 1917 yılının Kasım ayı, İngilizler'in savaşı neredeyse artık kazandığı bir zamandır. İngilizler, neden o zaman rüşvet versin? * Kemal Ermetin: Bu iddia Türkler'in Ermeniler'e soykırım yaptığı iddiaları gibi asılsız. Mesnedi yok. 2001 yılından itibaren sürekli Enver Paşa üzerine araştırmalar yapıyorum. Osmanlı ve Rus arşivleri açıklandı, onları taradım. Böyle bir rüşvet iddiasına hiç rastlamadım. Duymadım da. * * * Bu tartışma vesilesiyle, bir kez daha gündeme getirilen ve çeşitli yönleriyle Türk halkının nazarına sunulan Enver Paşa hakkında ileri sürülen ve muhtemelen hiç kimsenin itiraz edemediği önemli bir gerçek var ki, o da Enver Paşa ile Mustafa Kemal Paşa arasındaki uyumsuzluk ve uyuşmazlık konusudur. Esasen, bazıları da bu noktadan hareketle İngilizlerle birlikte Enver Paşa'ya saldırıyor, onu karalamaya çalışıyor. Refik Halit Karay'ın "Çankaya" isimli kitabında—ki, daha ziyade M. Kemal'e medhiye düzmüş—Enver Paşa ile ilgili bölümde şöyle bir meseleden bahseder: "Çanakkale Harbinden sonra, diğer subaylar gibi M. Kemal'in rütbesi de yükseltilmesi gerekiyordu. Bu iş Enver Paşa'nın imzasına kalmıştı. Fakat paşa bir türlü imzalamıyor, geciktiriyor. Bir gün Enver Paşaya bu geciktirmenin sebebi soruldu, o da şu cevabı verdi: 'Siz M. Kemal'i bilmezsiniz. Onu paşa yapsanız, padişah olmak isteyecek; padişah yapsanız, bu kez–hâşâ–Allah olmak isteyecek.'" Gerçekten de araları hiç iyi değildi. Fakat, iki Türk paşasının arası bozuktu diye de, İngiliz iftirasına arka çıkılmaz. Çıkanlar varsa şayet, onların hamiyetinden şüphe etmekte haklıyız. İngilizler, hakikaten inandırıcı olmak istiyorlarsa, evvelâ 1918'de ateşkes/mütareke için geldikleri dünya şehri İstanbul'u, bir süre sonra neden işgale kalkıştıklarının sırrını açıklasınlar.
Tarihin Yorumu
NATO'nun kuruluşu
4Nisan 1949: Bir savunma teşkilâtı olan NATO’nun kuruluşu. Kuzey Atlantik Antlaşması Teşkilâtı anlamına gelen ve İngilizce “North Atlantic Treaty Organization” kelimelerinin baş harfinden oluşan NATO, İkinci Dünya Savaşından nisbeten güçlü çıkan komünist devletlerin muhtemel saldırılarına karşı, hür ve bağımsız milletlerin, ülke ve toprak bütünlüğünü korumak maksadıyla kurulan uluslararası bir savunma teşkilâtıdır. 04.04.2005
|