EBU HÜREYRE2
v. Başkalarını Rahatsız Etmesi,
Mizahcılığı ve Rivayetinin Değersizliği:
Allah Rasulü (s) birgün Ebu
Hüreyre'ye şöyle dedi: "Arasıra ziyaret et. Daha çok sevilirsin!"
Rasul ashabı için en güzel terbiyeciydi. Sürekli olarak oların
benliklerine güzel ahlakın tohumlarını ekerdi. Onun, Ebu Hüreyre gibi
sık sık başkalarının evlerine dalan birini olduğu hal üzerine
bırakması düşünülemezdi. Onu yüce ahlakıyla düzeltmeliydi. Bu hadisin
söylenişine neden olan olay şöyle gerçekleşti: Rasul (s), Ebu
Hüreyre'ye dedi ki: "Dün geceneredeydin, Ebu Hüreyre?" O şu cevabı
verdi: "Akrabamdan bazılarını ziyaret etmiştim." O zaman Rasul (s)
üstteki hadisi söyledi.
Ebu Hayyan et-Tevhidî şunu
kaydetmiştir: Ebu Hüreyre dedi ki: "Arapların dilinde, 'Arasıra
ziyaret et. Daha çoksevilirsin'sözü dolaşırdı. Bilahare bu sözü, Rasul
(s) bana söylerken duydum..."
el-Ascedî der ki: "Bu söz genel için
geçerli olmayıp söylenmesi gereken bazı yerler vardır. Herşeyden önce
misafirin bunu haketmesi gerekir. Görmüyor musunuz? Allah Rasulü
(s)bunu Ebu Bekir (r), Ali (r) ve benzerlerine söylememiştir. Ebu
Hüreyre'ye gelince: O, bırakması ve terketmesi gereken bazı
huylarından dolayı bu sözün tam muhatabıdır."
el-Ascedî'nin ima ettiği bu
huylarının başında; onun, oburluğundan dolayı vakitli vakitsiz
Sahabe'nin evlerine dalması gelir. Hatta Sahabe'den bazıları ondan yüz
çevirir, kendisinden kaçarlardı. Bundan dolayı Rasul (s) ona
misafirlik ve evlere girme adabı hususunda bir ders vermek istemiştir.
O, devamlı ashabının eğitimiyle ilgilenir ve güzel ahlakla
davranmaları için çabalardı.
Ebu Hüreyre'nin biyografisini
yazanların tümü onun mizahı ve şakalaşmayı sevdiği üzerinde
müttefiktirler. Bol hadis rivayetiyle insanların sempatisini toplar,
onları oyalardı. Çok garip hadisler rivayet ederek onların kendisine
meyletmelerini ve değer vermelerini hedeflerdi. İşte bunu teyid eden
haberlerden bazıları:
Aile (r.a), ömürlerinin uzunluğu
sebebiyle onu en iyi tanıyan bir şahsiyet olarak el-Mihras hadisinde
şöyle der: "O çok düşük ve hatalı konuşan bir adamdı."
Ebu Râfi'den nakledilir ki:
Kureyş'ten bir adam yeni elbisesinin içinde böbürlenerek Ebu
Hüreyre'nin yanına geldi ve şöyle dedi: "Ey Ebâ Hüreyre! Sen Allah
Rasulü'nden çok hadis rivayet ediyorsun. Onun bu elbisem hakkında bir
şey dediğini duydun mu?!" Ebu Hüreyre: "Ebu'l-Kasım (Rasul)'ın şöyle
dediğini duydum: 'Sizden öncekilerden bir adam elbisesinin içinde
böbürlenirken Allah ondan dolayı yeri karartır. O da kıyamet kopuncaya
kadar yerin üzerinde şiddetli sesler çıkartarak döner.' Belki de o
adam senin kavminden veya yakınlarındandır."
Adamın sorusundan da anlaşılacağı
üzere o, bir şey öğrenmek için değil onunla alay etmek için bunu
sormuştu. Zira o, soruyu sorarken: "Sen Allah Rasulü'nün çok hadisini
ezbere biliyorsun." dememiş, "Sen Allah Rasulü'nden çok hadis rivayet
ediyorsun..." demiştir. Haberin akışı adamın Ebu Hüreyre'yle alay
ettiğini göstermektedir.
vi. Rivayetlerinin Çokluğu,
Gerekçesi ve Tedlis:
Hadis ricali, Allah Rasulü (s)'nden
en fazla sayıda hadis rivayet eden Sahâbî'nin Ebu Hüreyre olduğunu
ittifakla ifade etmişlerdir. Halbuki o, Allah Rasulü (s)'yle ancak bir
yıl dokuz ay birlikte olmuştur. İbn Hazm, Bakî b. Mahled'in müsnedinde,
Ebu Hüreyre'ye ait 5374 hadis olduğunu zikreder. el-Buhârî bunlardan
446sını rivayet etmiştir.
-el-Buhâri'nin de rivayet ettiği
üzere- Ebu Hüreyre "O yazıyordu bense yazmıyordum." dediği Abdullah b.
Amr dışında Sahabe'nin en fazla hadis rivayet edeni olduğunu ifade
eder. Eğer İbn Amr'ın rivayetlerine bakarsak, bunların hiçte fazla
olmadığını, İbn el-Cevzî'de 700, İbn Hanbel'de 722 ve el-Buhârî'de
sadece 7 hadis olduğunu görürüz! Ebu Hüreyre'nin çok hadis rivayet
etmesi Ömer b. Hattâb (r)'ı endişeye düşürmüş,elindeki çubuğuyla ona
vurarak şunu demiştir:
"Ey Ebâ Hüreyre, fazla hadis rivayet
ediyorsun. Rasul (s)'e yalan isnat etmenden korkuyorum." Ömer (r) bunu
söyledikten bir müddet sonra hadis rivayetine son vermezse kendisini
Devs yurduna sürgün edeceğini vaadetmiştir.
İbn Asâkir, Sâib b. Yezîd'den şunu
nakletmiştir: "Allah Rasulü'nden hadis naklini muhakkak bırakacaksın.
Yoksa seni Devs'e sürerim!"
Bu yüzden Ömer (r)'in vefatından
sonra Ebu Hüreyre menşeeli hadisler artmıştır. Ömer (r)'in sopası da
olmadıktan sonra Ebu Hüreyre için korkulacak bir şey kalmamıştır.
Kendisi de bunu ifade etmiştir: "Size rivayet ettiğim şu hadisleri
Ömer (r) zamanında rivayet etseydim deyneğiyle beni döverdi."Bir diğer
rivayette "... kafamdan çekerdi..." ibaresi yer almaktadır. Zührî, Ebu
Seleme'den şunu rivayet etmiştir: "Ebu Hüreyre'yi şöyle derken duydum:
"Ömer (r) ölünceye kadar 'Allah Rasulü (s) buyurdu ki: ' diyemedik."
Sonra şunu söyledi:
"Ömer (r) hayatta olsaydı bu
hadisleri size rivayet edebilir miydim? Vallahi, asla! Çünkü o
takdirde sopasının sırtımı okşayacağını kesin olarak biliyorum. Ömer
(r) şöyle derdi: "Kur'ân'la ilgilenin! O, Allah'ın kelâmıdır."
Büyük muhaddis Reşîd Rıza da bu
hususta şöyle demiştir: "Eğer Ömer (r)'in ömrü Ebu Hüreyre'nin ölümüne
kadar olsaydı bize bu kadar çok hadis ulaşmazdı." Yine onun çelişkili
hadisleri hakkında şunu söylemiştir: "Bu hadislerin her biri, Dinin
ûsulünden bir asla mesned teşkil edemeyecek mahiyettedir."
Ebu Hüreyre çok hadis rivayet
edişini; helalı haram, haramı helal kılmadıkça rivayette bulunmakta
bir beis olmayacağını söyleyerek, haklı göstermeye çalışmış ve bu
mantığı doğrudan Rasul (s)'e izafe ettiği merfû hadislerle teyide
gitmiştir. et-Taberânî, Ebu Hüreyre'den rivayet eder ki: "Allah Rasulü
(s) şöyle buyurmuştur: "Helalı haram, haramı helal kılmadıkça ve
manaya isabet ettikçe bunda bir bela yoktur."
Diğer bir hadisinde Rasul (s)'ün
şöyle buyurduğunu haber vermiştir:
"Kim Allah rızası için bir hadis
rivayet ederse, onu söylememiş olsam bile söylemişimdir."
Tehâvî, Ebu Hüreyre'den şunu rivayet
etmiştir:
"Size, benim -gönlünüzün ısındığı ve
yadırgamadığınız- bir hadisim rivayet edilirse onu doğrulayın. Zira
ben, gönlün, ısınacağı ve yadırgamayacağı söz söylerim. Eğer
gönlünüzün ısınmadığı ve yadırgadığınız bir hadisim size haber
verilirse onu da yalanlayın. Zira ben gönlün ısınmadığı ve
yadırgayacağı bir söz söyleyemem."
Hadisçiler, Ebu Hüreyre'nin tedliste
bulunduğunu da kaydetmişlerdir. Bilindiği üzere tedlis: ravinin görüp
dinlemediği veya muasırı olmasına rağmen görmediği bir şeyhten ondan
duymuş imajını uyandırarak hadis rivayet etmesidir. Tedlisin bir çok
türü olup hükmü tedlisin,mutlak surette kötülenmiş olduğudur. Ulemadan
bir grup tedlisi mekruh görmüştür. Şu'be, tedlise belki de en çok
kızan şahsiyetti. Bunu şu sözünde görmemiz mümkün: "Zina yapmam benim
için tedlis yapmamdan daha iyidir." Yine o, "Tedlisin yalanın kardeşi
olduğunu" söylemiştir.
eş-Şafiî'nin de ifade ettiği üzere
hadis hafızları arasında yalnızca bir defa dahi tedlis yaptığı sabit
olan bir ravinin -senedi muttasıl bile olsa- rivayet ettiği haberi
reddeden vetedlisi sebebiyle raviyi cerheden şahsiyetler vardır."
Müslim b. el-Haccâc, Busrb. Saîd'den
şunu rivayet etmiştir: "Allah'tan korkun ve hadiste dikkatli davranın.
Allah'a yemin ederim ki biz Ebu Hüreyre'yle oturduğumuzda o bize,
Rasul (s)'den ve Kabu'l-Ahbar'dan haberler naklederdi. O kalkıp
gittikten sonra yanımızda bulunanlardan bazılarının, Rasul (s)'ün
hadisiyle Ka'b'ın haberini karıştırarak rivayet ettiklerini görürdüm!"
Diğer bir rivayette: "Ka'b'ın dediğini Rasul (s)'e, Rasul (s)'ün
dediğini Ka'b'a isnat ettiklerini görürdüm. Allah'tan korkun! Hadiste
dikkatli davranın!" ifadesi yer almıştır.
Yezîd b. Harûn, Şu'be'nin şöyle
dediğini duyduğunu haber verir: "Ebu Hüreyre tedlis yapardı." -Yani
Rasul (s)'den duyduğuyla Ka'b'tan duyduğunu birbirine karıştırırdı.-
Şu'be bununla, "Kim cünüp olarak sabahlarsa onun üzerine oruç yoktur."
hadisine işaret ediyordu. Bilindiği üzere önce Rasul'den bizzt
işittiğini iddia eden Ebu Hüreyre sıkıştırılınca: "Onu Rasul (s)'den
duymadım, biri bana haber verdi" demek zorunda kalmıştır.
İbn Kuteybe ise şunu kaydetmiştir:
Ebu Hüreyre "Allah Rasulü şöyle, şöyle buyurdu..." dediğini ancak
nezdinde sika olan birinden duymuş ve nakletmiştir.
vii. İtham Edilen İlk Ravi:
İbn Kuteybe şöyle der: "Sahabe'den
hiçbirinin, benzerini rivayet edemediği sayıda yüklü hadis rivayet
eden Ebu Hüreyre, bu yüzden ithama uğramış ve bazılarınca
yadırganmıştır. Onlar kendisine şunu sorarlardı: "Bunu nasıl yalnız
sen duyuyorsun? Seninle bunu duyan kimdir?" İkisinin de ömrünün uzun
olması itibarıyla Ebu Hüreyrenin bu bol sayıda rivayetini en fazla
kınayan Aişe (r.a) olmuştur. Ebu Hüreyre'yi yalancılıkla itham
edenlerin başında Ömer (r), Osman ve Ali (r) gelir. Büyük İslam
düşünürü Mustafa Sadık er-Râfiî de "İslam'da itham edilen ilk Ravi"
başlığı altında şunları kaydetmiştir.
Aişe (r.a) kendisine: "Sen Rasul
(s)'den duymadığım hadisleri rivayet ediyorsun!" dediğinde ona, edep
ve hayadan uzak bir cevap vermiştir: "Ayna ve sürme seni Rasul (s)'le
ilgilenmekten uzak tuttu." Farklı bir rivayette; "Sürme ve boya beni
Rasul(s)'Le beraberlikten alıkoymuyordu. Ama bunların senin daimi işin
olduğunu görüyorum."
Ne var ki çok geçmeden Aişe (r.a)'nin
kendinden daha güçlü bir anlayışa ve bilgiye sahip olduğunu, ayna ve
sürmenin onu pek de meşgul etmediğini itiraf eder. Ebu Hüreyre'yi bu
itirafa zorlayan üstte gördüğümüz "Kim cünüp olarak sabahlarsa..."
rivayeti hakkındaki tartışmadır. O, bu hadisi rivayet edince, Aişe
(r.a) onun bu hadisini inkâr ederek şöyle dedi: "Allah Rasulü (s)
-ihtilam olmaksızın- cünüp olarak sabahlardı da, gusledip orucunu
tutardı." Aişe (r.a) bir haberci göndererek Ebu Hüreyre'Den söz konusu
hadisi rivayet etmemesini istemiş, o da buna uymaktan başka çıkar yol
göremeyerek: "O, benden daha bilgilidir. Hem ben bu hadisi, Rasul
(s)'den değil el-Fazl b. el-Abbas'tan duymuştum." demiştir. O günlerde
hayatta olmayan el-Fazl'ı şahid göstererek, Rasul (s)'den duymadığını
ondan duymuşçasına rivayet ederek insanları kandırmaya çalışmıştır."
Ali (r) de onun hakkında iyi
düşünmezdi. Bir defasında şöyle demişti: "Dikkat edin, o insanların en
yalancısıdır." Başka bir rivayette Ali (r)'nin sözü: "Yaşayanlar
arasında Allah Rasulü (s)'ne en fazla yalan isnad eden Ebu Hüreyre'dir."
Şeklindedir. Ali (r), onun "Sevgili dostum bana haber verdi ki..."
dediğini duyunca kendisine: "Rasul (s) ne zaman senin sevgili dostun
oldu?" demiştir. Ebu Hüreyre, "Sizden bir uykusundan kalkınca,kaba
sokmadan önce elini yıkasın. Zira elinin nerde gecelediğini bilmez."
Hadisini rivayet ettiğinde Aişe (r.a) bunu kabullenmeyerek şöyle
demiştir: "Peki, 'mihras' varsa ne yapacağız?"
Zübeyr (r) onun hadislerini
duydukça; "Doğru söylemiş veya yalan söylemiş" derdi.
Ebu Hassân el-A'rac'tan rivayet
edilir ki: "İki adam Aişe (r.a)'ye giderek şöyle dediler: "Ebu Hüreyre
Rasul (s)'ün 'Uğursuzluk ancak, kadın, binek ve evdedir.' buyurduğunu
rivayet ediyor." Aişe (r.a) korkuyla sıçradı ve dedi ki: "Kur'an'ı
Ebu'l-Kasım'a indirenin hakkı için, bu hadisi aktaran yalan söylemiş.
Rasul (s) ancak şunu dedi: "Cahiliyye ehli şöyle derlerdi:
"Uğursuzluk; binek, kadın ve evdedir."Aişe (r.a) daha sonra şu ayeti
okudu: "Yeryüzünde olan ve sizin nefislerinizde meydana gelen hiçbir
musîbet yoktur ki biz onu yaratmadan önce bir kitapta yazılı olmasın."
İbn Mesûd da onun; "Ölü yıkayan ve
taşıyan kişi abdest alsın!" sözünü kabul etmeyerek, hakkında ağır
sözler söylemiş ve sonra şöyle demiştir: "Ey insanlar, ölülerinizden
dolayı necasete bulaşmazsınız."
Muhammed b. Hasan, Ebu Hanife'nin şu
sözünü rivayet eder: "Sahabe'den Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali ve
Abadile'den üçü gibi fetva ehlini taklid ederim. Bunların
dışındakilerden üçkişi hariç kavillerine reyimle karşı çıkmayı caiz
görmem." Bir başka rivayette ise bu söz "Sahabe'nin hepsini taklid
eder, üç kişi dışında reyimle onlara muhalefet etmeyi caiz görmem. O
üçü, Ebu Hüreyre, Enes b. Malik ve Semra b. Cündeb'tir." Bu hususta
kendisine sorulunca şöyle dedi: "Enes'e gelince: O, ömrünün sonlarında
haberleri karıştırmaya başlamış, kendisine fetva sorulunca, kendi
aklından fetva verir olmuştur. Bu durumda ben onun aklını taklid
etmem. Ebu Hüreyre'ye gelince; o, duyduğu her şeyi -manası üzerinde
kafa yormadan- rivayet etmiş nasih-mensuhu bilmeyen biridir."
Ebu Yusuf ise şunu rivayet eder: "Ebu
Hanife'ye şöyle dedim: "Bize Rasul (s)'ün hadisi geliyor ve
kıyasımızla çelişiyor. Bunu ne yaparız?" dedi ki: "Eğer o hadisi sika
raviler aktarmışsa onu alır, re'yi terkederiz." Dedim ki: "Ebu Bekir
(r) ve Ömer (r)'in rivayeti hakkında ne dersin?" Dedi ki: "O ikisinden
iyisini nerden bulacaksın!" Dedim ki: "Peki Ali (r) ve Osman (r)?"
Dedi ki: "Aynı şekilde." Bütün Sahabe'yi saymaya başladığımı görünce
şöyle dedi: "Bazı adamların dışında, Sahabe'nin tümü adildir."
İstisnalardan olarak, Ebu Hüreyre ve Enes b. Malik'i zikretti."
İbrahim en-Neha'i'den şu söz
aktarılmıştır: "Arkadaşlarımız Ebu Hüreyre'nin bazı hadislerini
terkederdi." A'meş, en-Neha'i'de şunu nakletmiştir: "Ebu Hüreyre'nin
her hadisiyle amel etmezlerdi."
Es-Sevrî, Mansur-İbrâhim kanalıyla
der ki: "Ebu Hüreyre'nin hadisinde bir şey görüyorlar ve onun
hadislerinden; Cennet ve Cehennem'in sıfatları, salih amellere teşvik
veya Kur'anda bahsi geçen bir kötülükten menetmekle ilgili hadislerin
dışındakilerle amel etmiyorlardı."
Ebu Şâme, A'meş'ten şunu nakleder:
"İbrâhim, hadis musahhiydi. Bir hadis duyduğumda ona gider ve hadisi
arzederdim. Bir gün Ebu Sâlih'in Ebu Hüreyre kanalıyla rivayet ettiği
hadislerden birini kendisine arzettim. Bana şöyle dedi: "Ebu
Hüreyre'yi bırak! Alimler onun bir çok hadisini terkederdi."
Ebu Cafer el-İskâfî der ki: "Ebu
Hüreyre'ye gelince: O, rivayetinden pek hoşlanılmayan şeyhlerimizden
olup, Ömer (r) kendisini tartaklamış ve şöyle demiştir: "Çokfazla
hadis rivayet ediyorsun. Seni, Allah Rasulü'ne yalan isnad edip
etmediğini anlamak için sınayacağım."
İbnu'l-Esîr dedi ki: "Ebu Hüreyre'nin
rivayetine gelince, çokluğundan dolayı bir topluluk ondan kuşkuya
kapıldı."
Âmidî ise şunu kaydetmiştir: "Sahabe
Ebu Hüreyre'nin çok hadis rivayet etmesinden hoşlanmamıştır. Zira
sayının kabarık olması halinde, az rivayet edenlerin maruz
kalmadıkları iyi zaptedememe ve karıştırmadan emin olunamaz."
"Musarrat"
meselesi Halife Reşid'in huzurunda tartışılıyorken, sesler iyice
yükselmeye başladı. Bir grup Ebu Hüreyre'nin konuyla ilgili hadisiyle
iddiasını delillendirmeye çalışırken, diğer taraf Ebu Hüreyre'nin
itham edilen bir ravi oluşundan dolayı hadisi reddediyordu. Halifede
ikinci tarafa meyletti. |