BEHLÜL DÂNÂ DİYOR Kİ…
Bir saray veziri (nâzırı),Harun Reşi’den pek ürktüğünü ve onun gazabından emin olmak için ne şekilde bir yakınlık göstermesi lazım geldiğini Behlül Dânâ’dan sorar.Behlül adeta ağlamaklı olarak acı acı güler ve şunları söyler;
-Allahım!Hükümdardan korktuğumdan daha ne kadar ziyade senden korktuğumu şu adam bilseydi,bana hiç saraydan bahseder miydi?..
Behlül Dânâ’ya biri gelip,ölen oğlu için;
“Kabrine ne yazayım?Bana yardım et.!”der.Behlül:
-Şöyle bir şey yaz,diye cevab verir,dün altımda olan çimenler bugün üstümde yeşerdi.Ey Yolcu!Anlaki,şu toprak günahlardan gayrı her şeyi örtmektedir.
Ava çıkan halife,ağaçtaki bir kuşa ok isabet ettiremez,kuş kaçar,Behlül zeki bir gülümseyişle:”isabet oldu!”der.Bundan bir şey anlamayan Harun:
-Yani ne demek istiyorsun?Şakanın sırası mı?”diye sert sert çıkınca,Behlül Dânâ rahatça:
-Ya müminler emiri!der;kuşun hayatı bakımından isabet oldu…