ZÜLKARNEYN İLE PADİŞAH

   Hikâye ye göre Zülkarneyn, yolculuklarından birinde hiç biri dünya nimetlerinden yararlanmayan bir kavim ile karşılaşır. Adamlar kendilerine birer mezar kazmışlar, sabah olunca herkes mezara girer, orayı süpürür ve orada ibadete koyulur, acıkınca da baklagil otu yerler. ayrıca bir çok bitkileri de kendilerine yasaklamışlardır.

Zülkarneyn, kavmin padişahına haber göndererek kendisi ile görüşmek istediğini bildirir, padişah elçiye "Ona cevap olarak bildir ki, benim kendisinden bir isteğim yok, eğer kendisinin bir arzusu varsa gelsin" der.

Zülkarneyn "Doğru söylüyor" diyerek padişahın karşısına çıkar ve "Bana gelesin diye sana elçi gönderdim, gelmeyince işte ben geldim" der. Padişah "Eğer senden bir istediğim olsaydı, gelirdim" der.

Zülkarneyn der ki, "Niye hiç bir kavimde benzerini görmediğim bir takım şeyleri sizde görüyorum?" Padişah gördüğün acayiplik nedir?" diye sorar. Zülkarneyn "Dünyalığınız ve hiç bir şeyiniz yok, niye altın gümüş edinip istifade etmiyorsunuz?" der. Padişah "Biz altın ve gümüşten nefret edinip istifade etmiyorsunuz?" der. Padiah "Biz altın ve gümüşten nefret ederiz. Çünki insanın biraz altın veya gümüşü olunca nefsi kabarır ve daha fazlasını elde etmeye bakar."

Zülkarneyn" Peki, niye kendinize mezar kazmışsınız, sabah olunca herbiriniz mezarına koşuyor, temizliyor ve orada, namaz kılıyor der" Padişah "Orasını gözönünde tutup dünya bize emel aşılamak isteyince böylelikle nefsimizi frenlemek istedik" der.

Zülkarneyn "Baklagil otlarından başka bir yiyeceğiniz olmadığını görüyorum. Niye hayvan edinip sütünü sağmıyor, onları binek olarak kullanmıyorsunuz" diye sorar.Padişah "Midelerimizi canlılara mezar yapmak istemiyoruz, bitkileri kendimize yeterli gördük, insana az miktarda bir yiyecek kâfidir. Hangi yiyecek olursa olsun, gırtlaktan geçtikten sonra bize göre hiç bir tadı yoktur" der.

Bu sırada Padişah elini Zülkarneyn'in arkasına doğru uzatarak bir kafatası alır ve "kimdir bu biliyormusun" diye sorar. Zülkarneyn "Hayır, kimdir" der. Padişah "Yeryüzünün hükümdarlarından biri, Allah ona halk üzerine saltanat vermiş, o da zulüm , haksızlık ve azgınlığa girmiş. Allah onu bu yolda görünce canını alıp başını gövdesinden ayırmış da yere atılmış bir taş gibi olmuş, ayrıca âhırette cezasını vermek üzere Allah onun işlediklerini de bir bir kayda geçirmiş" der.

"Arkasından padişah Zülkarneyn'in başını işaret ederek "Bu kafatası da deminkiler gibi olacak, ya Zülkarneyn, davranışlarına dikkat et" der.

Bunun üzerine padişaha;"Bana arkadaş olurmusun? Seni Allah2ın bana bağışladığı servette kardeş , vezir ve ortak edinirim" diye teklif eder.

Padişah " Ben ve sen birarada barınamayız" der. Zülkarneyn "Niye" diye sorar. Padişah "Çünki herkes sana düşman, bana dosttur." der. Zülkarneyn "niye" diye sorar. Padişah "çünki elindeki mevkii, mal ve dünyalık uğruna sana herkes diş biler. Bana bu hususta da düşman olan birinin olduğunusanmıyorum, çünki ben bunları terketmişim, hiçbir şeyin ne olduğunu ve ne de azlığını duyuyorum" diye cevap verdi.

" Ey Dünya ve onun zineti ile oyalanan,
Ve gözlerini kırpmadan dünya hazlarına dalan kimse,
Huzuruna varınca Allah'a ne diyeceksin?"