HANGİNİZ GELİR SİNİZ ?
Ben her ne kadar hassas birisi de olsam,kalbim pek açık olmadığından olsa gerek,pek rüya görmem,görsem bile anlatamam çünki unuturum…
Bizim torun maşallah o konuda çok mahir ve şeffaf olduğundan rüyaları da aynen şeffaf olarak zuhur ediyor.
Bir gün yine bir rüya görmüş,benimle paylaştı,ben de siz değerli okuyucularımla paylaşmayı uygun ve faydalı gördüm.Rüyasını şöyle anlattı:
-Babam iki yıldır öldüğü halde,bazen gelir adeta babasız evde babalık yapıp hala ilgisini ve desteğini sürdürür.
Kız kardeşimin evlenmesinde de bunu gösterdi,memnuniyetini yüzündeki ve sözündeki ifadelerle dile getiriyordu ve de öyle de oldu.
Bir keresinde de askeri çavuş elbisesi giymiş olarak gelmişti..demek ki orada kendisine rütbe vermişlerdi.
Aslında hak etmişti.Çünki ben o babanın oğlu ve ondan daha çabuk kendisini toparlamış ve ilerlemiş bir kimse olmama rağmen,onun yakaladığı noktayı yakalıyamamıştım.
Hele hiç sabah namazını kaçırmayıp,sürekli camide kılmış olması ve bütün vakitleri ölümüne birkaç gün kalasıya kadar cami ve cemaatın müdavimlerinden olması,kendisine bu rütbeyi kazandırmıştı.
O bu sebat ve devamıyla beni çoktan geçmişti.
Namaz o zor zamanında onun imdadına yetişmişti.
-Anlatılır..adamın birisi rüyasında sorgu suale çekilmiş,sırat köprüsünden geçmektedir.Cehennemde sırat köprüsünün üzerine kurulmuştur.Normal sorgulamadan çıkan karara göre cehennemlik değildir.İnancı ve namaz ibadetini yerine getirmiştir.
Ancak birden bire sırat köprüsünden geçerken cehenneme düşer..bir korku,heyecan ve telaş başlar..Düşüş devam edip,korkuyla beraber sürerken birden bir el uzanıp bunu yukarıya çeker.
Hem şaşkın hem de sevinçlidir.Sen kimsin,der.
Ben senin namazınım deyince,peki niçin geç kaldın da düşmeden beni kurtarmadın deyince namaz;
Sen dünyada iken namazlarını geciktiriyor ve geç kılıyordun,ondan ben de geç kaldım…
Yine bir gün rüyamda,baktım ki iki amcasıoğluyla konuşuyor.Onlara artık gelmiyor musunuz,benim burada yalnız canım sıkılıyor..benim yanıma hanginiz gelirsiniz,diye Nedim ve Ahmet beylere adeta davetiye çıkarıyor.
Demek bunlardan birisinin gelmesi için ilahi makamdan ve meclisden karar çıkmış ama kim?
Nedim abi,biraz da yaşlılık ve yıllar süren hastalığın etkisiyle de olsa gerek,pek ses çıkarmıyor.
Ahmet bey ise,birden tepki göstererek,yok ben gelmem,gelemem,benim daha çok yapmam gereken işlerim var,onları bitirmem gerekiyor,Nedim abi gelsin,diyor.
Amcası oğlu ve dünyada da birbirini seven bu insanlar bir ay içerisinde birbirlerine kavuşuyorlar.
Herkes sırasıyla..sırası gelen gidiyor..
Sıradaki!…Sonraki!...
-Ölmüş olan insanlar,hayattakiler ile bağlantıları kopmuş değildir..sürmektedir.Nitekim evi yanan,eşyası kaybolan bir insan onun üzüntüsünü duyduğu gibi,bulunmasından ve elde edilmesinden de sevinç duyar.Zira hadislerde belirtildiği gibi:
"Üç kısım insanın amel defteri kapanmaz.Salih ve saliha bir evlat yetiştiren babanın,insanların faydalanacağı faydalı bir eser ortaya koyan hayır sahibi bir kişinin,insanların okuyarak yararlanacakları yararlı bir kitap yazan yazarın..."
"Ölünün mezardaki hâli, imdat diye bağıran denize düşmüş kimseye benzer. Boğulmak üzere olan kimse, kendisini kurtaracak birini beklediği gibi, meyyit de babasından, anasından, kardeşinden, arkadaşından gelecek bir duayı gözler. Kendisine bir dua gelince dünyanın hepsi kendisine verilmiş gibi sevinmekten daha çok sevinir. Allah'u Teâlâ, yaşayanların duaları sebebiyle, ölülere dağlar gibi çok rahmet verir. Dirilerin de ölülere hediyesi onlar için duâ ve istiğfar etmektir."
AKILLI HAMDİ
29-10-2005