BU ÇOCUK FISTIK YAĞLI HELVA YİYECEK

 

         “722 yılıda Kûfe’de doğan imam-ı Ebu Yusuf fakir bir ailenin çocuğu idi.İmam-ı Âzam’ın derslerine devam eder,bundan zevk alırdı.Bir gün babası gelip,Yakub’un (İmam-ı Ebu Yusuf) elinden tuttu:

            -Yavurm,İmam-ı Âzam’ın ekmeği kızarmış,biz ise ekmek parası kazanmak zorundayız,diyerek Yakubu çarşıya,pazara saldı.

            Babasına itaat eden yakub,derslerini bırakıp,çalışmaya başlamış.

            İmam-ı Âzam’da Yakubu sorarmış.Arkadaşları İmam-ı Âzam’ın alakasını Yakuba haber vermişler”Hocamız seni çok arıyor”diye.

            Bu habere duygulanan Yakub,derslerine tekrar başlamış.Dersten sonra İmam-ı Âzam,Yakubu yanına çağırmış ve sormuş:

            -Ne ile meşgul oldun,neden derslere gelmedin?

            -Geçim derdi için babama yardım ettim,çalıştım.

            İmam-ı Âzam’da içinde 100 dirhem bulunan keseyi Yakuba vermiş:

            -Bunu al,ihtiyaçlarına harca,derslere devam et.Paran bitince yine bana gel,tenbihinde bulunmuş.

            Bu sıralarda Yakubun babası vefat etmiş.Annesi”Elden gelen övün olmaz,o da vaktinde bulunmaz.”diyerek,Yakubu alıp,terzinin yanına vermiş.Oğlunun bir meslek sahibi olmasını,ilerde rahat yaşamasını istemiş.Fakat Yakup,kaçıp,yine İmam-ı Âzam’ın derslerine devam etmiş:

            Annesi gelip,Yakubun kolundan tutup,terziye götürüyormuş,Yakup da kaçıp,derslere devam ediyormuş.Bu hal epeyce devam edince kadıncağızın kafası atmış,İmam-ı Âmam’ın karşısına dikilip:

            -Bu çocuğu bozan sensin!diye bağırmış.Arkasından devam etmiş:

            -Bu,bir şeyi olmıyan yetim çocuktur,el örgülerimle onu doyuruyorum.İstiyorum ki ben öldükten sonra ufak bir kazancı olsun,kimseye muhtaç olmasın…

            İmam-ı Âzam:

            -Git,sen anlamıyorsun,bu çocuk fıstık yağı ile yapılmış tatlılar yiyecek,çok zengin olacak,deyince kadıncağız son sözünü söylemiş:

            -Sen akılsız,bunak bir ihtiyarsın!...

            Kadıncağız o asabiyetle çekip gitmiş,akşam ana-oğul oturup konuşmuşlar.Yakup:

            -Anacığım,benim gönlüm derslerden başkasını istemiyor,deyince anası da:

            -Ne halin varsa gör!deyip,yakasını bırakmış.

            İmam-ı Âzam,onun harçlığını vermeye devam etmiş.İstemeden verirmiş.Yakup,hiç parasız kalmamış ve derslerine 16 sene devam etmiş.

            Yakup evlenip oğlu olunca,onun ismini Yusuf koydu.Kendisi de Yusuf’un babası manasına gelen”Ebu Yusuf”mahlasıyla çağrıldı.

            Ebu Yusuf,Bağdat’a gelince Abbasi halifelerinden Mehdi,ona kadılık vermiş.Bu vazifede iken adliye teşkilatını daha iyi duruma getirdi.  ,kadılara maaş bağlattı ve onların özel bir kıyafetle gezmesini temin etti.

            Halife Hadi zamanında da aynı makamda bulunan Ebu Yusuf,Harun Reşid zamanında”Başkadı”oldu.Bu makamda iken devletin siyasi,idari ve mali hükümlerini anlatan”Kitabü’l Harac”isimli eserini yazdı.

            Ebu Yusuf’un en büyük eseri hiç şüphesiz,Halife Harun Reşid’dir.Ona daima yol göstermiş;onun alim,adil olmasında mühim rol oynamıştır.Abbasiler her bakımdan en şa’şaalı devirlerini Harun Reşid zamanında yaşamıştır.İslam tarihinde ulema ile ümeranın iş birliği için en güzel misal olarak bu devir gösterilir.

            Hocası İmam-ı Âzam,memuriyet almamak için,hayatını hapishanede tüketirken,Ebu Yusuf,memuriyeti kabul edip,müstakim ve mazbut hayatını devam ettirerek başta halife olmak üzere devlet adamlarına tesir etmiştir.

            Bir gün yemek yerlerken Ebu Yusuf gülmüş,Harun Reşid bunun sebebini sorunca:”Hocamın kerameti”demiş.

            -En fakir zamanımda İmam-ı Âzam (r.a)buyurmuşlardı ki:”Bu çocuk fıstık yağıyla pişmiş helva yemesini öğreniyor”.Annem inanmayıp,hocama çatmıştı.İşte fıstık yağıyla pişmiş helva yiyorum.

            Ebu Yusuf’un ilmine,ahlakına hayran olan Harun Reşid bir gün şöyle der:

            -Halife olacağıma senin gibi alim olmayı isterdim!

            Fakat onlar birbirini tamamlamış.Zaten ilimle iktidar bir araya gelirse halkın yüzü güler.Cehlin saltanat sürmesi her zaman felakettir.Cehalet,bilgisizlik değil;hak ile batılın karıştırılmasıdır.”(H.İsmail.Sur.91/Kasım)