FERDİYET

 

            Ferd,yekta,tek,bir,eşsiz,benzersiz,her alanda hiçbir şeyin ona benzememesi, benzerliğin olmaması…

            Bu Allah için kullanıldığı gibi,O’nun isimlerine mazhar olan şahıslar içinde asrının benzersizi,daha da ötesinde asırlarda benzeri nadirattan olan şahıs anlamınadır.

-Ferdiyet makamının şahsiyetleri birkaç asırda bir gelirler.Onu seven kurtulur velev ameli noksan da olsa.Ona tabi olmayıp onu sevmeyen helak olur velev ameli de olsa…İ.Rabbani.

            Kendisi bir olduğu gibi sahib olduğu eşyada da aynı birliği sağlamasıdır.

“Ferdiyet cilvesi, kâinat yüzünde öyle bir sikke-i vahdet koymuştur ki, kâinatı tecezzi kabul etmez bir küll hükmüne getirmiştir. Bütün kâinata tasarruf edemeyen bir zât, hiçbir cüz'üne hakikî mâlik olamaz. O sikke de şudur: Kâinatın mevcudatı, enva'ları, en muntazam bir fabrika çarkları gibi birbirine muavenet eder; birbirinin vazifesini tekmile çalışır. Öyle bir tesanüd, öyle birbirine muavenet, öyle birbirinin sualine cevab vermek ve birbirinin imdadına koşmak ve birbirine sarılmak, birbiri içine girmek suretiyle öyle bir vahdet-i vücud teşkil ediyorlar ki; bir insanın cesedindeki unsurlar gibi, birbirinden kabil-i tefrik olmaz. Bir unsurun dizginini tutan, umumun dizginlerini tutamazsa, o tek unsurun dizginini zabtedemez.”[1]

            “Evet vahdet de, ferdiyet de; herşeyin o Zât-ı Vâhid'e intisabıyla olur ve ona istinad eder. Ve bu istinad ve intisab ise; o şey için hadsiz bir kuvvet, bir kudret hükmüne geçebilir. O vakit, küçük bir şey, o intisab ve istinad kuvvetiyle, binler derece kuvvet-i şahsiyesinin fevkinde işler görebilir, neticeler verebilir. Ve çok kuvvetli olan Ferd ve Ehad'e istinad ve intisab etmeyen bir şey, kendi şahsî kuvvetine göre, küçük işler görebilir ve neticesi ona göre küçülür. Meselâ: Nasılki başıbozuk, gayet cesur, kuvvetli bir adam, kendi cephanesini ve zahîresini beraberinde ve belinde taşımağa mecbur olduğundan, ancak on adam düşmanına karşı muvakkat dayanabilir. Çünki şahsî kuvveti o kadar eser gösterebilir. Fakat, askerlik tezkeresiyle bir kumandan-ı a'zama intisab ve istinad eden bir adam; kendi menabi-i kuvvetini ve erzak deposunu kendisi çekmediği ve taşımağa mecbur olmadığı için, o intisab ve istinad, onun için tükenmez bir kuvvet, bir hazine hükmüne geçtiğinden; mağlub düşen düşman ordusunun bir müşirini, belki binler adamla beraber, o intisab kuvvetiyle esir edebilir.”[2]

            “Demek vahdette, ferdiyette; bir karınca bir Firavun'u, bir sinek bir Nemrud'u, bir mikrop bir cebbarı o intisab kuvvetiyle mağlub edebildiği gibi; nohut tanesi küçüklüğünde bir çekirdek dahi dağ gibi heybetli bir çam ağacını omuzunda taşıyabilir. Evet nasılki bir kumandan-ı a'zam, bir neferin imdadına bir orduyu gönderebilir haysiyetiyle ve o neferin arkasında bir orduyu tahşid edebildiği cihetiyle; o nefer, bir ordu kendisinin arkasında manen bulunuyor gibi bir kuvvet-i maneviye ile pek büyük işlere, kumandanı namına mazhar olur. Öyle de: Sultan-ı Ezelî, Ferd ve Ehad olduğundan -hiçbir cihetle ihtiyaç yok, eğer faraza ihtiyaç olsa- herşeyin imdadına bütün eşyayı gönderir ve herbir şeyin arkasına kâinat ordusunu tahşid eder ve herbir şey kâinat kadar bir kuvvete dayanır ve herbir şeye karşı bütün eşya -faraza eğer ihtiyaç olsa- o Kumandan-ı Ferd'in kuvveti hükmüne geçebilir. Eğer Ferdiyet olmazsa, herbir şey bütün bu kuvveti kaybeder, hiç hükmüne sukut eder; neticeleri dahi hiçe iner.”[3]

“Evet dünyadaki bütün sühulet, bütün ucuzluk, bütün mebzuliyet; vahdetten gelir ve Ferdiyete şehadet eder.”[4]

            Ferdiyet sırrıyla kâinatta bulunan her şey bir elden çıkmış ve o bire isnad etmektedirler.

            “Cenab-ı Hak, insanı pek acib bir terkibde halketmiştir. Kesret içinde vahdeti, terkib içinde besateti, cemaat içinde ferdiyeti vardır.”[5]

            İnsan bu kadar farklılıkları içerisinde ferdiyet sırrıyla birliğini muhafaza etmekte ve bire dayanarak çokluğunu bir ferd içerisinde  muhafaza etmektedir.Yoksa kâinat çapında bir büyüklüğü ve kesreti vardır.

Gavsı Azam Abdulkadiri Geylaniyi ve Bediüzzamanı o zamandan bu zamana büyük yapan olay bu ferdiyete mazhar olmalarıdır.Toplumun tutkalı ve mayası olmuşlardır.

“Gavs-ı A'zam'da kutbiyet ve gavsiyetle beraber "ferdiyet" dahi bulunduğundan, âhirzamanda şakirdlerinin bağlandığı Risale-i Nur, o ferdiyet makamının mazharıdır."[6]

            Ferdiyet makamının şahsiyetleri zamanlarında ve sonraki zamanlarda farklı çıkışlarını ve o kadar farklı yollar içerisinde en farklı ve isabetli ve de en kısa yolları seçmekle imtiyaz ederler.

            Her asrın hükmü farklı olsa da bu ferdiyet makamının şahsiyetlerinin bulundukları zamanlarının hükmü de tamamen farklı bir zamandır,tıpkı kendileri gibi…

 

MEHMET   ÖZÇELİK

20-02-2006

 

           

                       


 

[1] Lem’alar.318.

[2] Age.321.

[3] Age.321.

[4] Age.322.

[5] Mesnevi-i Nuriye.88.

[6] Kastamonu Lahikası.197.