ERMENİLER KENDİ KAZDIKLARI KUYUYA DÜŞTÜLER! Ermeni Taşnak Partisi'nin şu tarihi raporu, Ermeni çetelerinin nasıl ayaklanma hazırlığı yaptığını ele veriyor. 29 Mart 2005 Salı 13:27
|
Ermeni Taşnak Partisi'nin, 1910 yılında Sosyalist Enternasyonal'e sunduğu raporda, Ermeni çetelerin nasıl kurulduğu ve ayaklanma hazırlıkları anlatılıyor. Popüler Tarih dergisinin nisan 2005 sayısında yer alan raporda, ''Bitlis ve Van'ın köylerinde, 1908'de bütün Ermeni halkı bayrağımızın altında örgütlenmişti'' deniliyor. Dergide, araştırmacı Orhan Koloğlu imzasıyla yer alan yazıda, raporun, 'Brüksel'deki Vandervelde Sosyalist Enternasyonal Arşivi'nde, B.579238 numara altında kayıtlı' olduğu belirtiliyor. Yazıda, Cenevre'de 1910 yılında basılan Fransızca raporun, Sosyalist Enternasyonal'in o yıl Kopehnag'da toplanan kongresine sunulmak üzere, M. Warandian (Varandiyan) tarafından hazırlandığı kaydediliyor. Dergide açıklanan ve ''Enternasyonal'in bir şubesi Türkiye Asyası'nda, Ermenistan'da kurulmuştur'' cümlesiyle başlayan raporda, 1905'de Yıldız Sarayı'nda II. Abdülhamid'e yapılan suikast girişimi ile Van Valisine suikast, şöyle anlatılıyor: ''Bir araba içinde Yıldız'a taşınan Taşnak'ın ölüm makinesi, 8 haziran 1905 günü Selamlık'ta infilak edip 40 kişiyi öldürdü; ama asıl hedefi olan Abdülhamid'e ulaşamadı. ... Doğu Anadolu'nun, bu talihsiz bölgenin felaketi sayılan Kürt haydutlarıyla mücadele ettik... Van valisine suikast düzenleyip öldürdük.''
Ayaklanma hazırlıkları
Taşnak sözcüsü M. Warandian (Varandiyan), raporda, ihtilalci örgütlerinin nasıl silahlandığını ve hazırlandığını ayrıntılı şekilde,aynen şöyle anlatıyor: ''Bitlis ve Van'ın köylerinde, 1908'de bütün Ermeni halkı bayrağımızın altında 'siyasi gruplar' halinde örgütlenmişti. ... Bu gruplar savunma ve saldırı için talimliydiler. Her köyde, en deneyimlive en cesurlardan -çoğu 45 ile 50 yaşları arasında- güvenilir beş ila sekiz kişi seçiliyor ve bunlar yoğun bir gözetimle görevlendiriliyordu. Bu gruplar, fedailerin çeşitli ihtiyaçlarını karşılayacak, onları bir yerden diğerine aktaracak, kovalanma durumunda kaçmalarını sağlayacak ve özellikle Kürt çetelerince tehdit edilen komşu köylere yardım edecek, seyyar çetelerdi.''
Ermeni çetelerin örgütlenmesi
Raporda, bu 'seyyar çeteler'in yanında her köyde bulunduğu belirtilen başka gruplar şöyle sıralanıyor: Militan grup: Daima köyün içinde kalmakla yükümlü 30-50 kişi; görevleri, saldırı anında vurmayı sağlamak. Yardımcı ya da 'maliyeci' grup: Maddi kaynakları bulmakla yükümlü olanlar. Askeri grup: Silah sağlayanlar. Kadınlar grubu: Mektup taşımak, değişik mahalleler arasında haberleşmeyi sağlamakla görevliler. Orhan Koloğlu, yazısında, Ermeniler için, ''... herhalde bu yüzden, olayların tarihçiler düzeyinde değerlendirilmesine de yanaşmıyorlar'' diyor.
Van'da katliam
Dergide yer verilen kronolojide ise şunlar yer alıyor: ''Mart 1915'te Rus kuvvetleri Van'a doğru harekete geçtiler. 11 nisan günü Van Ermenileri isyan etti ve Müslüman halka saldırdı. 21 Nisan günü, Çar II. Nikola, Van Ermeni Devrimci Komitesi'ne bir telgraf çekerek, 'Ruslara hizmetlerinden dolayı' teşekkür etti. ... 1915 şubatında başlayan Van Ermeni ayaklanması, nisanda doruk noktasını yaşadı. Ayaklanmanın ilk birkaç gününde, 30 bin Müslüman öldürüldü. Amerika'daki Ermeni gazetesi Gochnak, 24 mayıs tarihli sayısında, Van'da sadece bin 500 Türk kaldığını bildirdi. Osmanlı kuvvetleri Van'a 22 temmuz 1915'te girebildiler.''
'Ermeni sorunu' nasıl yaratıldı?
'Ermeni terörü' konusunu bir dosya olarak ele alan Popüler Tarih dergisinde ayrıca, 'Ermeni taburlarının, Batılı devlet adamlarınca yaratıldığı' belirtiliyor. Dergide, bu konuda özetle şöyle deniliyor: ''Önce Ruslar, sonra da İngiliz ve Fransızlar, Birinci Dünya Savaşı'ndan Kurtuluş Savaşı'na uzanan dönemde, Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalamak için, 'Ermeni sorunu'nu her seviyede kullandılar. ... 19'uncu yüzyılın ikinci yarısından sonra yavaş yavaş dillere yerleşen 'Ermeni Sorunu' tabiri aslında hiçbir devlet için 'sorun' olarak görülmemiştir... Bu konuyu 'sorun' sayanlar ve 'dava'yı takip edenler, Ermeni Kilisesi, Ermeni terör örgütleri ve Batılı ülkelerin 'tuzu kuru' diasporaları olmuştur. Ama bu 'sorun' yaratılmıştır ve sorunu yaratanlar da Sevr'den çok önce Skyes-Picot Antlaşması'nı yapan Batılı devlet adamlarıdır... '' |
İşte Ermeni itirafının BELGESİ
ANKARA - Ermeni Taşnak Partisi’nin, 1910 yılında Sosyalist Enternasyonal’e
sunduğu raporda, Ermeni çetelerin nasıl kurulduğu ve yaptıkları katliamlar
tek tek belgeleniyor. “Popüler Tarih” dergisinin “Nisan 2005” sayısında
yer alan raporda, “Bitlis ve Van’ın köylerinde, 1908’de bütün Ermeni halkı
bayrağımızın altında örgütlenmişti” deniliyor. Dergide, araştırmacı Orhan
Koloğlu imzasıyla yer alan yazıda, raporun, “Brüksel’deki Vandervelde
Sosyalist Enternasyonal Arşivi’nde, B.579238 numara altında kayıtlı”
olduğu belirtiliyor.
Padişaha suikast Yazıda, Cenevre’de 1910 yılında basılan Fransızca raporun, Sosyalist Enternasyonal’in o yıl Kopehnag’da toplanan kongresine sunulmak üzere, M. Warandian (Varandiyan) tarafından hazırlandığı kaydediliyor. Raporda, 1905’te Yıldız Sarayı’nda II. Abdülhamid’e yapılan suikast girişimi şöyle aktarılıyor: “Bir araba içinde Yıldız’a taşınan Taşnak’ın ölüm makinesi, 8 Haziran günü Selamlık’ta infilak edip 40 kişiyi öldürdü ama asıl hedefi olan Abdülhamid’e ulaşamadı. Sonra Van valisine suikast düzenleyip öldürdük.” Taşnak sözcüsü M. Warandian (Varandiyan), ihtilalci örgütlerinin nasıl silahlandığını ve hazırlandığını ise şöyle anlatıyor: Ayaklanma hazırlığı “Bitlis ve Van’ın köylerinde, 1908’de bütün Ermeni halkı bayrağımızın altında ‘siyasi gruplar’ halinde örgütlenmişti. Bu gruplar savunma ve saldırı için talimliydiler. Her köyde, en deneyimli ve en cesurlardan -çoğu 45 ile 50 yaşları arasında- güvenilir 5 ila 8 kişi seçiliyordu. Bu gruplar, özellikle Kürt çetelerince tehdit edilen komşu köylere yardım edecek seyyar çetelerdi.” Raporda, her köyde bulunduğu belirtilen başka gruplar şöyle sıralanıyor: “Militan grup: Daima köyün içinde kalmakla yükümlü 30-50 kişi; görevleri, saldırı anında vurmayı sağlamak. ‘Maliyeci’ grup: Maddi kaynak bulmakla yükümlüler. Askeri grup: Silah sağlayanlar. Kadınlar grubu: Mektup taşımak, mahalleler arasında haberleşmeyi sağlamak. Van’da katliam Dergide yer verilen kronolojide ise yapılan katliam şöyle anlatılıyor: “Mart 1915’te Rus kuvvetleri Van’a doğru harekete geçtiler. 11 Nisan günü Van Ermenileri isyan etti ve Müslüman halka saldırdı. 1915 Şubatı’nda başlayan ayaklanmanın ilk birkaç gününde, 30 bin Müslüman öldürüldü. Amerika’daki Ermeni gazetesi Gochnak, 24 Mayıs tarihli sayısında, Van’da sadece 1500 Türk kaldığını bildirdi.” ‘Ermeni terörü’ konusunu bir dosya olarak ele alan dergide ayrıca, ‘Ermeni taburlarının, Batılı devlet adamlarınca oluşturulduğu’ belirtilerek şöyle deniliyor: “Önce Ruslar, sonra da İngiliz ve Fransızlar, Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalamak için, Ermeni meselesini her seviyede kullandı. 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra yavaş yavaş dillere yerleşen bu tabir, aslında hiçbir devlet için mesele olarak görülmemiştir. Bu ‘dava’yı takip edenler, Ermeni Kilisesi, Ermeni terör örgütleri ve Batılı ülkelerin ‘tuzu kuru’ diasporaları olmuştur. Ama bu ‘sorun’ oluşturulmuş ve sorunu çıkaranlar da Sevr’den çok önce Skyes-Picot Antlaşması’nı yapan Batılı devlet adamlarıdır.” |
Türkiye Gazetesi.30-03-2005
26.04.2005 |
Talát Paşa’ya göre 1914 yılındaki Ermeni nüfus 1 milyon 256 bin 403 | |||
Murat BARDAKÇI Dönemin Sadrazamı Talat Paşa, 1914 itibarıyla Osmanlı'daki Ermeni nüfusunu saptamak için geniş bir araştırma yaptırmış ve sayıları da kara kaplı özel defterine yazmıştı. Sadrazam Talát Paşa, 1915 tehciri
sırasında Osmanlı topraklarında yaşayan Ermeniler’in kesin sayısının
belirlenmesi maksadıyla geniş bir çalışma yaptırtmıştı. |
Hürriyet.26-4-2005
|
||
Sayı: 543 | Haşim Söylemez - h.soylemez@aksiyon.com.tr |
||
BEYRUT - Lübnan’da yaklaşık 100 bin Ermeni yaşıyor. Mecliste temsil edilen Ermenilerin yaşadıkları mahalleler adeta Türkiye’yi andırıyor. Çoğu Türkçe konuşan ve Türk malı ürünler alıp satan Ermeniler, Türk televizyonlarını izliyor, Türk takımlarını tutuyor. Yeghisapet Kesabiyan 105 yaşında. Lübnan’da yaşıyor. Tehcirin son tanıklarından... Türkçe’yi unutmamış; hatta Türkiye’den gelen misafirlerini Musa Dağı Türküsü’nü söyleyerek karşılıyor.
1915 yılında
gerçekleşen tehcir sırasında Hatay’dan o dönemde Osmanlı toprağı olan
Suriye’ye gelmiş. Yola çıktıklarında 15 yaşındaymış. Seyahat sırasında çok
zorluk çektiklerini anlatıyor. “Günlerce yürüdük. Askerler hep başımızdaydı.
Kimse saldırmasın diye bizi koruyorlardı. Yürümekte zorlanıyorduk. Zaman
zaman aramızda bundan kaynaklanan tatsızlıklar çıktı. Çok zor bir
yolculuktu.” sözleriyle anlatıyor, başından geçenleri. |