HİLEKÂRLIĞIN CEZASI

 

         Saf bir adam ile hilekâr biri,ortak ticaret yapmaya karar vermişler.Yolda giderlerken,bir ihtiyacı için geride kalan saf adam,içinde bin altın bulunan bir kese bulmuş.Keseyi hilekâra göstermiş.Memleketlerine dönerlerken saf adam;”Altınları paylaşalım,yarısını sen al,yarısını da ben alayım”demiş.Fakat hilekâr,bin altının hepsine sahib olmak istiyormuş,demiş ki:

            “Hayır altınları bölüşmeyelim.Çünki ortaklık dostluk demektir.Bir miktar altın alalım,geri kalanı şu ağacın dibine gömelim.İhtiyacımız olunca birlikte gelir,ihtiyacımız kadarını alırız.”

            Altınların çok az bir kısmını almışlar,geri kalanını da bir ağacın dibine gömerek şehre dönmüşler.Bir müddet sonra hilekâr,tek başına giderek altınların hepsini almış.

            Birkaç ay sonra,saf adam hilekârın yanına gelerek,”Paraya ihtiyacım var,haydi gidelim de ihtiyacımız kadar alalım”demiş.Birlikte gitmişler,ağacın dibini kazmışlar.Fakat bir şey bulamamışlar.

            Hilekâr bağırıp çağırmaya başlamış:”Ah!Hiç bir dostun dostluğuna güvenmemek lazım.Sen,benden gizlice gelip altınları aldın”demiş.Saf adam dehşet içine düşmüş,yeminler etmiş altınları almadığını söylemiş.Ancak hilekâr:”Altınları senden başkası almış olamaz,senden başka kimse onların yerini bilmiyordu”demiş.Aralarındaki tartışma uzamış,nihayet mahkemeye başvurmuşlar.Kadı tarafları dinledikten sonra,hilekâra dönerek sormuş:

            “İddianı kanıtlayacak delilin var mı?”Hilekâr:

            “Evet,altınların altında gömülü olduğu ağaç,onları ortağımın aldığını söyleyecek.”

            Meğer hilekâr,babasına,ağacın kovuğunda gizlenmesini tenbih etmiş.O da gidip ağacın kovuğunda gizlenmiş.

            Hep birlikte ağacın yanına varmışlar.Kadı,ağaca altınları kimin aldığını sormuş.Ağacın içindeki ihtiyar:

            “Altınları saf adam aldı”demiş.

            Kadı,bunu işitince hayretler içerisinde kalmış,odun getirip ağacın yakılmasını emretmiş.Ağacın etrafında ateşler yakılmış.Bunun üzerine hilekârın babası bağırmaya başlamış.İhtiyarı ateşte yanmaktan kurtarmışlar.

            Kadı,ona olanları anlatmasını emretmiş.İhtiyar da olayı başından sonuna kadar anlatmış.Bunun üzerine kadı,altınları hilekârdan alarak hepsini saf adama vermiş,hilekârı da hapse attırmış.

            Böylece,hilekâr başkasını aldatayım derken kendi elindekileri de kaybetmiş.Hilekârlığının cezasını,hem altınlardan olarak, hem hapse girerek,hem de toplum içindeki saygınlığını yitirerek çekmiş.”(Kelile ve Dimne-Çev.H.Karaman-B.Topaloğlu)