Ç A Y I R K U Ş U
Çayırkuşu, filin yolu üzerindeki bir devekuşu yumurtasını yuva edinmiş ve içine yumurtlamış. Fil, su içmeye giderken, komşusu çayırkuşunun yuvasını çiğnemiş, yumurtalarını ezip yavrularını öldürmüş. Çayırkuşu acı içinde kanatlanıp filin başına konmuş ve: 'Ey hükümdar, senin komşun olduğum halde, niçin yumurtalarımı ezip yavrularımı öldürürsün? Beni küçük ve hor gördüğün için mi yaptın bunu?'
Fil aldırmamış: 'Ha şunu bileydin!' diyerek terslemiş. Çayırkuşu keder içinde BKM'ye (Birleşmiş Kuşlar Meclisi) varıp, başından geçenleri bir bir anlatmış.
Kuşlar: 'Bizim çapımızdaki yaratıklar file ne yapabilir ki?' demişler.
Çayırkuşu, saksağanlarla kargalara dönüp: 'Beraber olup filin gözlerini oyabiliriz. Gerisini ben hallederim' demiş.
Saksağanlarla kargalar filin başına üşüşüp gözlerini oyuncaya kadar gagalamışlar.
Gözleri artık görmeyen fil, bulunduğu yerden uzaklaşamaz olmuş. Ancak yakınında bulabildiği şeylerle karnını doyurabiliyormuş.
Çayırkuşu bu sefer kurbağalı göle gitmiş ve başından geçenleri naklederek kurbağalardan yardım istemiş.
Onlar da tıpkı kuşlar gibi, 'Filin azameti karşısında bizim ne yardımımız olabilir? Onun gücünü nasıl dengeleyebiliriz ki?' demişler.
Çayırkuşu, arzu varsa yol bulunur diyerek, onları uçurumun başında durup vıraklamaya davet etmiş.
Fil, kurbağaların sesini duyunca o tarafa yönelmiş ve tabiatıyla uçuruma yuvarlanıp parçalanmış.