ÜSTAD   BEDİÜZZAMAN

 

Ne vakit niyyet edersem kalemim acze düşer:

Seni tavsif edemez zannederim lafz-ı beşer...

 

Kimsenin istemedin şahsını medhetmesini;

O büyük gayen için,sade,duyurdun sesini.

 

Bütün ömrünce o tek gayeyi dava saydın.

Ve o davanı ne zorluklara rağmen yaydın...

 

Hizmetinden alıkor zannederek zincirler,

Sana yıllarca zulüm etti bütün münkirler.

 

Nice sürgünlere,mahbeslere gittin gülerek;

İhtiyaç var ki,kader hizmete yollar,bilerek...

 

Döndü cennetlere, zindanları aydınlattın;

Nura muhtaçlara gerçekleri hep anlattın.

 

Nice katilleri islah ederek kurtardın,

En onulmaz nice bin yâreye merhem sardın...

 

Uyarıp memleket evladını her tehlikeden,

Korudun milleti inkâr denilen pis lekeden...

 

İlk koşan hizmete sendin,geri hiç kalmazdın;

Lakin,ücret ve mükâfatı durup almazdın...

 

Rehberin sünnet-i peygamber olurken her an,

Oldu davana senin en yüce hüccet Kur’an...

 

İlmi İrfana katıp hak sana vehben vermiş,

Beli,timsal-i fazilet olarak göndermiş...

 

Yaşıyor yer yüzü üstünde bugün âsarın,

Duymayan kalmayacak belki de dünyada yarın...

 

Yirmi yıl geçti,evet,rıhletinin üstünden:

Yine dillerde,dualarda ve kalblerdeki sen...(Ekrem Kılıç)

 

 

                                                           EFENDİM

 

Zat-ı şahaneni bir kez görmedim

Ulaşmaz eline elim efendim,

Mübarek yüzüne yüzüm sürmedim

Sensiz konuşmuyor dilim efendim

 

Bugün cihan takdir eyledi seni

Hatalı söylersem mazur gör beni

Bilinmez makberin yapsak türbeni

Yaprağım,çiçeğim,gülüm efendim.

 

Coştu gönül seni bulmak istiyor

Allah’a resule gelmek istiyor

İlmi ledünniyi bilmek istiyor

Mesafem,konağım,milim efendim...

 

Sen benim rehberim,hem de şahımsın

Parlayan güneşim,nurlu mahımsın,

Ben meçhul talebe,sen üstadımsın

Çağlayan ırmağım,selim efendim...

 

Nurlu hayatına tuzak kurdular

Cesedine dahi eza verdiler

Her dem zulmü sana reva gördüler

Ağacım,yaprağım,dalım efendim.

 

Nefsimin elinde ben bir esirim

Arzı tiksindiren kirli sefilim

Senin rehberindir benim resulüm

Söyle Muhammed’e halim efendim.

 

Üstadım mürşidim Bediüzzaman

İrşadınla doldu kalbime iman

Risale-i Nurun ile şakıyan

Bülbüller taamı,balım efendim...

 

Mehmet der ki,hasıl oldu muradı,

Milyonları aştı nurlu efradı

Gidip görmek ister ruhu üstadı

Bedenim,libasım,tacım efendim.(Mehmet Erol)

 

 

                                               NURCU   KARDEŞİM

 

Şanlı dost,her ne kadar cismen uzaksam senden

Şair oldum,ebedi ruhumu yaktım sana ben.

 

O ilahi yüce gayen ne temizdir öyle!

Can atar,şanlı zaferler,sana bundan böyle

 

Akif olsaydı da görseydi,bu parlak gününü

Ebediyetlere yaymıştı eminim ününü!

 

Mavi,mor,pembe ufuklarda hayalin görünür,

Dalgalar,sahili örter gibi,okşar sürünür!

 

Hep sevinç göz yaşı halinde akar,bak dereler

Nur’un esrarını ilham ediyor meşcereler!

 

Goncalar,güller açarken,ötüşürken kuşlar,

Kalelerden,kulelerden kopuyor alkışlar!

 

Her gönülden sevgiyle selamlar geliyor,

Bak,dualar nasıl Allah’a kadar yükseliyor!

 

Sen,o üstadın küllün,feyzine er,aşkına yan,

O büyük gayenin uğrunda,şehid oldu baban!

 

Sana ilk şi’rimi yazdım,bu mübarek gecede,

Sen ki,cennetlere uçmuş gibi geldin vecde!(Ali Ulvi Kurucu)

 

 

                                               1 3 7 9

 Memnun gidiyor:Sürmede hizmet...

Kalb,göz ve kalem..ağlayan hizmet...

Hicriyle yanıp söyledi tarih:

Üstad BEDİÜZZAMAN eyledi rıhlet...(Ekrem Kılıç)