BİR BARDAK SU
Meşhur Abbasi halifesi Harun Reşid,alimlerle sohbet etmeyi pek severdi.Devlet işlerinden arta kalan zamanlarında,hocaları ziyaret eder veya onları davet edip dinler,birçok konularda onlarla müşavere ederdi.Bir gün yine İmam Ebu Yusuf’u davet etmiş;onunla görüşüp konuşmakta iken,onun ayrılma vaktinin yaklaştığını anlayınca,”Efendim bana öyle bir nasihat veriniz ki,kulaklarımda çınlamaya devam etsin”Bu sırada hizmetçi,Harun Reşid’e bir bardak su getirmişti.Suyu aldı,içmeden önce,Ebu Yusuf hazretleri ona”Halife hazretleri,az bekleyin,suyu lütfen içmeyin.Beklediğiniz nasihatı dinledikten sonra içebilirsiniz.”Halife”Peki”der ve bardak elinde,gözleri büyük imamın dudaklarına takılı olarak bekler.Ebu Yusuf,”Şimdi bu suyu içmeye ihtiyacınız var.İçeceksiniz,düşünelim ki,bu suya o derece ihtiyacınız olsa idi ki,bunu içmezseniz,susuzluktan yanıp gidecektiniz.Bunu elde etmek için bütün devletinizi,servetinizi ve mağruru bulunduğunuz halifelik mevkini verir miydiniz?”Az düşündükten sonra,hemen”elbette”verirdim diye konuştu.”Az daha beklerseniz,sorunun ikinci şıkkı da var.Bu defa içtiğiniz suyu dışarıya veremeseydiniz,(Yani idrar yollarınızda bir tıkanıklık olsaydı,def’i hacette bulunamasaydınız demek istiyor) bu durumdan kurtulmak için de devletinizi,servetinizi ve mağruru bulunduğunuz mevkiinizi feda eder miydiniz?”der.Harun Reşid,hiç beklemeden,bir tereddüt göstermeden,”evet,elbette hepsini feda ederdim”der.
İşte şimdi,büyük imam taşı gediğine koyacaktır:”Ya,görüyormusunuz Halife hazretleri,sizin devletiniz,servetiniz ve mağruru olduğunuz halifelik mevkiniz,bir bardak suyu almaya yetmediği gibi,sırasında vücudunuzdan atılması gereken zararlı maddelerin dışarıya atılması için de yetmiyor.”
Bir bardak suya bile karşılık olmayan şeyler için ne diye gururlanıyorsunuz?Halife hazretleri,siz bizim nazarımızda Allah’a karşı kulluk vazifelerini yapan,devlet işlerine koşan mazbut bir insansınız.Fakat zaman zaman hilafet makamının verdiği gurur derecesine varan bir havaya giriyorsunuz.Bu da size yakışmıyor.Bu halden sıyrılmalısınız.Madem bizden kulağınıza küpe olacak bir nasihat istediniz ve bunda hiç şüphesiz samimisiniz.Size bu birdak suyu hatırlatır,azamet ve kibriyanın ancak her şeyi yarattığı gibi bu suyu da yaratan Allah’a yakışır bir şey olduğunu unutmamanızı dilerim.”Gerçekten de bu onun kulağına küpe oldu veölünceye kadar bu”bir bardak su” misalini unutmadı.Düşündükçe de riyadan uzaklaşıyor,tam bir ihlasa ulaşıyordu.”(Sohbetler-Hatıralar)
-Bununla bağlantılı olarak zamanın birinde İstanbulda yaşayan bir veliyi görmek isteyen Padişah,ondan kendisine dua etmesini ister.
Oda duasında;-Allah senin çıkışını (yani def-i hacet ve tuvalet ihtiyacını görmeni) kolay etsin-der.
Böyle büyük olduğunu söylenen ve kendisinden dua istenilen böyle bir zatın böyle bir duası padişahın garibine,daha da ötesi hafife almasına sebeb olur.Gene de bir şey söylemez ancak içinde bir ur olarak kalmıştır.
Akşam olur,o zamana kadar yiyecekler yenilmiş,içecekler içilmiştir.Ancak bir türlü def-i hacet için dışarı çıkma durumu olmamış,tuvalete gitmemiştir.Gecenin ilerleyen saatlerinde bu durum gittikçe kendisini daha da rahatsız eder ancak bir türlü tuvalete çıkamaz.Patlayacak hale gelmiştir.
Neticede gündüzki dua ve ona karşı gösterdiği tepkiyi hatırlayıp nedamet duymaya başlar.Ancak şu anda ne yapacağını şaşırmış,hal çaresi aramaktadır.Sabahı zor etmiştir.Sabah ilk iş olarak o zata gider,tekrar duasını alarak gönlünü alıp döner ve geceki çektiği sıkıntıdan da kurtulur.
Artık anlaşılmıştır ki;gündelik adet haline getirdiğimiz,çoğu zaman önemsiz addettiğimiz şeylerin hiç de öyle düşünüldüğü gibi önemsiz olmadığı bil fiil görülmüş olur.Belkide böyle bir sıkıntı karşısında kendisinden onun çaresine mukabil yüklü bir para veya saltanatı istenilseydi,tereddüt etmeden verecekti.
Burada da iki nokta göze çarpmaktadır;Biri,böyle bir rahatlığın ne büyük bir sağlık ve devlet olduğu,diğeri ise;buna karşı devlet ve paranın ne kadar değersiz olduğu,bir dışarıya def-i hacet için çıkma kadar da bir rahatlığı olmadığı görülmektedir.
Kanuninin ifadesiyle;Olmaya cihanda devlet/Bir nefes sıhhat gibi.
Mehmet ÖZÇELİK