Ahmet F. Gün

 

 

KESK Başkanı'nın Kur'ân'a karşı müthiş kin ve gayzı

Tarih içinde kimi nasipsizler, kimi inançsızlar İslâm'ın yüce değerlerine, O'nun yüce kitabına aslı astarı olmadık hezeyanlarla saldırdılar. İşte bu hezeyanlar dizisine bir yenisi daha eklendi.

Eczacılar Birliği'nin 34. Olağan Büyük Kongresi'nin açılış konuşmasında KESK Başkan Sami Evren, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Kur'ân Kursları Yönetmeliği'nde yaptığı değişikliklerden bahisle: "Yapılması düşünülen yönetmelik değişikliği ile 1400 yıl önceki köhnemiş fikirlerin çocukların kafalarına sokulmaya çalışılacağını" ileri sürdü...

Cehaletin, basiretsizliğin bu kadarına da pes doğrusu, dedirtecek bu ifadelerle Evren, içindeki kara ve kızıl taassubu bir çırpıda ağzından kaçırdı. Böylelikle Ebucehillerin, Ebu Leheplerin çağdaş kılıklara girerek renk değiştirdiklerini, ölmediklerini ispatlamış oldu.

Anlaşılan Evren, Hasan Ali Yücellere, Falih Rıfkılara, Çermanlara özenmiş olmalı.

A zavallı Evren! A fazilet ve hakikate saldıran nasipsiz! Kur'ân'ı ağzına almak, O'na dil uzatmak senin haddine mi? Sen kim oluyorsun da muhteşem ve faziletkâr bir medeniyet vücuda getiren Kur'ân'a saldırıyorsun? Sen hangi meşrep ve meslektensin ki, taassubu yıkan cehalete son veren evrensel İslâm kardeşliğini temin ve tesis eden Allah'ın kitabına hezeyanlar savuruyorsun? Yine sen kim oluyorsun da 1400 yıldan beri muhteşem bir kültür ve medeniyeti meydana getiren, dünyada bütün dinî ve dünyevî faziletlerin kaynağı olan Kur'ân'a, "köhnemiş fikir" diyerek müthiş kin ve gayz kusuyorsun?

A zavallı yobaz! Belki yüce Kur'ân'ın müstebitlere ve zalimlere, onların zulüm ve ceberutluklarına meydan okuduğunu bilmiyor olabilirsin. Kur'ân'ın bütün beşeriyetin yegane mukaddes kitabı olduğundan habersiz de olabilirsin. Hatta Kur'ân'ın talim ettiği yüksek ahlâk ve faziletten de nasipsiz olabilirsin. Yine Kur'ân'ın medeniyetlerin meş'alesi ve en yüksek rüknü olduğunu; onun kadar temiz ve aziz bir hayat ve hidayet kitabının bulunmadığını bilmeyecek denli faziletten ve ferasetten de yoksun olabilirsin. Ama yüce dini ve onun kutsal kitabı Kur'ân-ı Kerîm'i öğretmek için yapılmış bir girişim için bunca telâş niye? Yoksa senin gibi yobazların kökünü kurutmasından, ülkeye aydınlık yaymasından mı korkuyorsun?

Fakat dikkat et! Ateşle oynuyorsun. Çünkü Kur'ân bu milletin canıdır, ciğeridir, kanıdır, kalbidir, yüreğidir. O yüzden kursağındaki örümcekli kini, köhnemiş fikirleri dökerken bin düşün ama bir defa bile söyleme. Fitnen, fesadın, gayzın, husumetin içinde kalsın...

Eğer sen de zerre kadar haya hissi olsa, zerre kadar basiret olsa idi yaşadığın, nimetiyle beslendiğin bu faziletli, bu inançlı milletin mukaddes kitabına dil uzatmazdın.

Sarfettiğin hezeyanı, kini ve düşmanlığı daha önceleri, kimlerin sarfettiğini bilmiyorsan sana söyleyeyim: Komünistler, ateistler, farmasonlar, siyonistler, dönmeler ve onların emrinde çalışan haymatlozlar... O yüzden derhal yaptığın bu korkunç saldırı ve bühtandan dolayı bu milletten özür dile. Derhal yaptığının büyük bir cürüm ve hezeyan olduğunu bu millete açıkla. Ve Müslüman bir ülkede salyangoz satılamayacağını aklından bir daha hiç çıkarma...

MİLLİ GAZETE.14-12-2003